Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Ekim 2018 günü, Ak Parti Kızılcıhamam kampının kapanışında İsmet İnönü’nün elinde ABD bayrağıyla bir fotoğrafını sallayarak, İnönü’yü “Amerikancı” olarak gösterip, CHP’ye yüklenmek için şunları söyledi:
“İşte görüyorsunuz, elindeki bayrak dikkat edin Türk bayrağı değil. Elindeki bayrak Amerika. Bu da İnönü. Bunların geçmişi hep böyle. Dün neydi ki bugün ne olacak? Yaptıkları iş bu. Bunu elinde niye taşıyor? Bu bir teşekkürname, bunun için taşıyor. “
Bunun üzerine sosyal medyada hemen, fotoğrafın çekildiği anda İnönü’nün elinde hem Türk hem de Amerikan bayraklarının olduğunu ama Sayın Cumhurbaşkanı’nın sadece Amerikan bayrağının daha net olarak göründüğü fotoğrafı kullandığı ortaya çıkarıldı. Gunter R.Reitz tarafından çekilen, lisans almadan kamusal olarak kullanılmaması gereken, GettyImages sitesinden bulunan bu iki fotoğraf sitede hemen arka arkaya yayımlanıyor.
Konu hakkında Sayın İlber Ortaylı kısa ve öz olarak aşağıdaki yorumu yaptı:
‘O GÜN ORADAYDIM’
Fotoğrafın dönemin ABD Başkan Yardımcısı Lyndon Johnson’ın Türkiye’ye ziyaretinde çekildiği ifade eden Ortaylı, “Ben o gün oradaydım. Fotoğraftaki İş Bankası’dır. Ankara Ulus’tadır. Ben çok iyi hatırlıyorum Kennedy’nin yardımcısı Johnson’ın Ankara ziyaretiydi.. İsmet Paşa Başbakan’dı ve o yüzden o karşıladı. Orada büyük bir kalabalık vardı.” dedi.
‘ANKARA PROTOKOLÜNDE KARŞILAMA 2 BAYRAKLA YAPILIR’
“Ankara misafir ağırlamaktan çok hoşlanıyordu. Johnson’dan önce Eisenhower gelmişti. Caddeler yıkılmıştı. Johnson geldiğinde oradaydım. Kalabalık daha çok İsmet Paşa’yı alkışlıyordu. Tabii ki elinde bayrak vardı herkesin olduğu gibi. Bu birinci resimde iyi görünmüyor ikincisinde kaldırmış. Ankara protokolünde karşılama 2 bayrakla yapılır.” diye Ortaylı, şunları da söyledi:
‘İNÖNÜ GEREKEN BAYRAĞI TUTAR, BU KİMSEYİ AMERİKANCI YAPMAZ’
“İnönü gereken bayrağı tutar boşverin onu tartışmayalım. Bu kimseyi Amerikancı yapmaz. Biz de çok bayrak tuttuk ama bu beni de Amerikancı yapmadı.”
‘İNÖNÜ NECİ OLMAK LAZIMSA OCU OLMUŞ BİR ADAMDIR’
Ortaylı, sözlerini şöyle noktaladı:
“İnönü niye Amerikancı olsun. İnönü hiçbir şeyci değildi. Neci olmak lazımsa ocu olmuş bir adamdır. Ne Almancı oldu ne Rusçu oldu. Paşanın bütün unsurlara karşı da şüphesi vardır.”
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/ilber-ortayli-bayrak-tutmak-inonuyu-amerikanci-yapmaz-207986h.htm
Aslında 56 yıl sonra gündeme getirilen bu gün, İsmet Paşa için o yıllarda da heyecanlı bir gün olmuştu. O günün öyküsünü Metin Toker ‘in “ Demokrasimizin İsmet Paşa’lı Yılları – İnönü’nün Son Başbakanlığı 1961-1965 sayfa: 14” kitabından okuyalım.
“Johnson 1962 yazında , Cumhurbaşkanı Yardımcısı sıfatı ile Ankara’ya geldiğinde kendisine, başbakan olarak İsmet Paşa ev sahipliği etmişti. Johnson, şahsen İsmet Paşanın tutacağı, hoşlanacağı bir tip değildi. Nitekim tutmadı da.
Johnson’ın gelişinin İsmet Paşayı ne kadar telaşlandırdığını şimdi, eğlenceli bir hikaye olarak hatırlıyorum. Mevsim yaz, gün Pazar, vakit öğleden sonraydı. Öyle bir zamanda Ankara’da kim bulunur ki? Halbuki Başkan Yardımcısına bizden evvel ziyaret ettiği Pakistan, İran gibi ülkelerde kalabalık halk kitleleri karşıcı çıkarılmıştı. Bu bir devlet sırrı değildir: Her yerdeki: “halkın samimi ve coşkun tezahüratı”, aslında resmi makamların düzenlemesi ve çabası sonucudur. Johnson’un gelişi vesilesi ile de vali seferber oldu. Kahvelerden adamlar toplandı, Türk ve Amerikan bayrakları dağıtıldı. İsmet Paşa kalabalık hakkında soru sorduruyor, fakat gerek validen, gerekse İçişleri Bakanından endişelerini ortadan kaldıracak bir karşılık alamıyordu. Hele eşiyle birlikte havaalanına giderken yolları tenha gördüğünde yüreğine inecek gibi olmuş.
Halbuki eve son derece memnun, çocuklar gibi mesut döndü.
“Adam adam değil, tek başına bir sirk!” diyordu.
Ortalarda kalabalıkça bir halk topluluğu varmış. Fakat daha o topluluğun içine girer girmez Johnson onları fethetmesini, herkesi arkasında sürüklemeyi bilmiş. Zaten Johnson ve İsmet Paşa kentin girişinde bir açık cipe binmişler, tam bir cümbüş içinde Kızılay’a kadar gelmişler. İsmet Paşa,
“Nasıl el sallıyor, cipten iniyor, eller sıkıyor, tekrar cibe biniyor, selamlar veriyor, selamlar alıyordu..” diye şaşkın şaşkın hayranlığını ifade ediyordu.
Fakat Johnson’un bu “sirk kimliği” ile gösterişli dış görünüşünden başka bir yanı İsmet Paşa’nın pek gözünü doldurmadı.”
Aynı yıl eylül ayındaki Akis dergisi’nin 3.Eylül 1962 sayfa 17-18’de bu gün için şöyle bir yorum bulunuyordu. https://www.ismetinonu.org.tr/akis/1962_428.pdf
“ Johnson, ihtilalden sonra Türkiye’ye gelen ilk “Büyük Misafir”dir. D.P iktidarının, “Büyük Misafirleri “ karşılamak için bir usulü olmuştur. Öğrenciler yollara dizilir, fabrikalar kapanıp işçiler seferber edilir, köylerden adamlar taşınır “içten gelen coşun tezahürat” sağlanırdı. Pek çok şey gibi, İhtilalden sonra bu usul de bütün itibarını kaybetmiştir…
Yollarda zaman zaman halk o kadar “İsmet Paşa, çok yaşa!” diye bağıdı ki hafif mahcup olan Hükümet Başkanı, tezahüratın kendisine değil, misafire yapılmasını tatlı tatlı gülümseyerek işaret etmek zorunda kaldı. Halk, bayan Johnson’la beraber bir otomobilde eşini takip eden Bayan İnönü’yü tanıdı ve ona “Babaya iyi bak, Baba bize lazım..” diye dostça haykırdı. Bu sözlerin ne manaya geldiğini merak eden misafir bayana cümle tercüme edildiğinde, kadın yürekten hislendi”
İsmet Paşa 56 yıl sonra salladığı bayrağın bu kadar gürültü çıkaracağını bilseydi, herhalde şaşkınlığı daha da artardı.
Konu ile ilgili https://teyit.org/fotografin-ismet-inonuyu-sadece-abd-bayragini-tutarken-gosterdigi-iddiasi/