Kalpleri her zaman bir, iki arkadaş: Kâzım ve İsmet Paşalar
1 Ocak 1919’da İsmet İnönü, daha sonra kitap olarak da yayımlanan, hayatındaki önemli olayları günlük tarzında not aldığı meşhur Defterler’in ilk sayfasına not düşerek imzasını atmış: “1919 senesinde Kâzım beni hep hatırlayacak.”
Bu notun altına İsmet Paşa’nın ömrü boyunca hep dostu kalan Kâzım Paşa (Karabekir) da karşılık vermiş ve imzasını atmış: “İsmet dahi beni böyle hatırlayacak.”
İsmet ve Kâzım Paşaların arkadaşlığı çok eskilere gider. Takvimler henüz 1905’i gösterirken, Askeri Harp Akademisi’nde “Kâzım Zeyrek” ve ondan bir sınıf küçük olan “İsmet Aksaray”, devrimcilik yolunda kader birliği etmiş iki kafadardı. İsmet İnönü, 1918 Mondros Mütarekesi’nden sonra İstanbul’a gelen Kâzım Karabekir Paşa ile olan ilişkisini, daha sonra Sabahattin Selek’e anlattığı Hatıralar’ında şöyle aktarır:
“Kâzım Karabekir Paşa da İstanbul’a gelmişti. O Kafkas Cephesi Kolordu Kumandanı idi. Kolordusu lağvolmuş, çağırmışlar geldi. Zeyrek’te bir evi vardı. Orada otururdu. Mütarekenin bu dağınıklık ve keşmekeş içinde geçen günlerinde Karabekir Paşa ile çok görüştüm.”
Kader birliği savaş boyunca da devam etmiş, muhalefete geçen Kâzım Karabekir’i İstiklal Mahkemesi’nin hışmından koruyacağım derken, Başbakan İsmet Paşa’nın kendisi de tutuklanma tehlikesi atlatmıştı. İnönü’nün 1939’da başlattığı “kırık kalpleri tamir etme” kampanyasının ilk muhatabı da, bu kez TBMM Başkanlığı’na kadar yükselecek olan Kâzım Karabekir’di.