23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız Kutlu Olsun!
Sorunuzun cevabını görmek için adınızı yazın
Sorunuzun cevabını görmek için yaşınızı seçin
Arama Sonucu: - 15
Muhammed Efe Günaydın -13- İstanbul
Soru: Menemen olayından sonra Atatürk'ün çok sinirlendiği söyleniyor hatta Menemeni yakın dediği söyleniyor siz bunu gördünüz mü? Bu doğru mu?
Cevap: Sevgili Muhammed Efe , bu olay ben doğduğum sene 1930’da yaşanmış. Ben hatırlamıyorum. Ama Atatürk’ün, öğretmen Kubilay’ın ve arkadaşlarının şeriat isteyen bir grup tarafından öldürülmesine çok üzüldüğünü, kızdığını duydum, biliyorum. Bunda Menemen halkının hiç bir günahı, kabahati yoktu. Öfkesi şeriatçılara karşıydı. Niçin Menemen’i yakmayı istesin? Bu söz tamamı ile gerçek dışı.
Sudenur Onbaşıoğlu -11- Aydın
Soru: Şu anki ülkeyi görse ne derdi?
Cevap: Sevgili Sudenur, Biz yaşlılara ülkemizi size bıraktığım gibi koruyamadınız diye sitem ederdi. Siz gençlere de ben size güveniyorum. Benim sizler için hayal ettiğim çağdaş Türkiyemizi sizler yaratacaksınız, kendinize güvenin. Çok çalışın, sizin başarınız bizim başarımız olacaktır, devam edin derdi.
Efe -14- Batman
Soru: Merhaba, İsmet Paşa ile Atatürk arasında bir kavga yada anlaşmazlık gördünüz mü? Özden Abla'ya sevgiler, saygılar.
Cevap: Sevgili Efe, Babam “Biz Atatürk’le binlerce defa kavga ettik, tartıştık. Ama sonunda hep en çabuk anlaşan, barışan bizler olduk” derdi. Devlet işlerinin başında, sorumluluğu olan kişilerin her konuda aynı fikirde olmaları imkansız. Ancak güvendiğiniz arkadaşlarınızla tartışarak birbirinizi ikna ederek doğru yolu bulabilirsiniz. Onlar da bunu yaptılar, amaçları birdi. Çağdaş, aydın bir Türkiye Cumhuriyeti. Ondan hiç vazgeçmediler. Kişilik farklarına rağmen hep onları birbirine bağlı tutan bu inançtı.
Arda Kaya -15- Muğla
Soru: İsmet İnönü, Kurtuluş Savaşı'ndan sonra nasıl bir duygu içindeydi?
Cevap: Sevgili Arda , Kurtuluş Savaşının sonunda Atatürk 9 Eylül 1922’de ordusu ile İzmir’e gelirken bir süre Belkahve’de durmuş, İzmir’i seyretmiş, komutan arkadaşları ile konuşurken birden babama, Garp cephesi komutanına dönüp şöyle bir soru sormuş.
“İsmet Paşa, Anadolu seferi başarı ile tamamlanmıştır. Şimdi Türkiye’nin medeniyet mücadelesine hazır mısın? Özgürlük, aydınlanma mücadelesine?”
Babamın cevabı “Hazırım Paşam”
Bundan sonra her ikisi de çağdaş bir Türkiye duygusu içinde çalışmaya başlamışlar.
Emre -15- Muğla
Soru: İsmet İnönü'nün bir günü nasıl geçerdi?
Cevap: Sevgili Emre, Babamın iki farklı günü olurdu. Rahat, kolay olanlardan başlayayım. Sabah erken kalkar, hemen tıraş olur, kahvaltısını ederken günlük haber bültenlerini okurdu. Mevsimine göre sporunu yapardı. Yaz olduğu zamanlar yüzer, kışın ata biner, muhakkak her gün yürürdü. Öğle yemeğinden sonra uzanıp dinlenirdi. Bunun ona bir gün kazandırdığını söylerdi. Sonra ziyaretler, kabuller, davetler. Akşam konserler, tiyatro, opera. Tabii bu arada akşamları kendi başına oynadığı satranç. Rahat günlerinde muhakkak okumak, araştırmak, konuşmalar hazırlamak, toplantılara gitmek için de zaman ayırırdı. Bu program, dediğim gibi rahat günleri içindi. Memleketin sıkıntıda olduğu, işinin çok olduğu günler sabah kalktıktan sonra çalışmaya başlar, yatıncaya kadar devam ederdi. Geceleri de rahat uyuyamaz, arada kalkıp oturup yazı yazdığı, okuduğu da olurdu.
Eren -15- Manisa
Soru: Özden hanım sizi çok seviyorum. Görüp tanışıp fotoğraf çekilmek istiyorum. Size sorum; Atamız yakın çevresiyle sohbet ederken nasıl bir üslup kullanırdı? Yakın çevresine hitabı nasıldı? Not: İsmet Paşa'nın kızı olduğunuz için çok şanslısınız.
Cevap: Sevgili Eren, Atatürk ile babam birbirlerine hep “Paşam” derlerdi. Ama Sabiha Gökçen’den duymuştum. Başbaşa oldukları zaman birbirlerine İsmet ve Kemal diye hitap ederlermiş. Biz çocuklarla konuşurken ise hep ismimizi vurgulayarak söze başlardı. Ondan sonra söylemek istediğini söylerdi. Örneğin “Özden” derdi. Bunu “Sen kendine güveneceksin ki karşındaki de sana güvensin” duygusunu vermek için yapardı. Öz türkçe kelimeler kullanmaya dikkat ederdi. Onunla aynı masada birkaç defa yemek yemek fırsatım oldu. Eren’ciğim senin dediğin gibi ben çok şanslıyım.
Dilan Kutlu -12- Mardin
Soru: Atatürk, Geometri kitabını nereden ilham alarak yazdı?
Cevap: Sevgili Dilan, Atatürk öz Türkçe kelimelere çok önem verirdi. Çocuklara öz Türkçe isimler bulurdu. Mesela bana Özden ismini koymak onun aklına gelmiş. Yani ben bütün Özden’lerin ablasıyım. Ülkü de öyle. Atatürk matematiği çok severdi. Matematik terimlerimlerine de öz Türkçe karşılıklar bulurdu. Örneğin üçgen terimini onun koyduğunu söylerler. Geometri kitabını da bu amaçla yazdığını düşünüyorum.
Gökçe -13- Şırnak
Soru: Atatürk nasıl biriydi?
Cevap: Sevgili Gökçe, Atatürk çok yakışıklıydı. O zamanlar şimdiki gibi uzun boylu gençler yoktu. Ama o yaşıtlarından daha uzundu. Farklı, güçlü bir kişiliği vardı. Sesini duyunca sizlere “Nasılsınız çocuklar?” Diye seslenince o ses içinize kadar işler, kulağınızdan bir daha çıkmazdı. Sizle konuşurken masmavi gözlerini sizinkilerin içine dikerdi. Bizim de konuşurken hep karşımızdakinin gözlerinin içine bakmamızı isterdi. Ona göre “Gözler yalan söylemez”di. Bu davranış kendinize olan güveninizi gösterir ve o zaman karşınızdaki de size güvenir derdi.
Toprak Aksoy -15- İzmit
Soru: Atatürk'ün genel davranış şekli ve tutumu nasıldı, hep ağırbaşlı mıydı yoksa mutlu olmayı da bilir miydi? Aklı hep devletteyken sosyal hayatında çok zorlanıyor muydu?
Cevap: Sevgili Toprak, Ben Atatürk’ü 8 yaşıma kadar, bizim evimizde, aile arasında dostları ile beraber olduğu zaman görme fırsatım oldu. Bir kaç defa aynı sofrada yemek yedim. Bütün konuklarla ilgilenir, onlara değer verdiğini hissettirmeye çalışırdı. Ciddi konulara geçmeden evvel onların aileleri hakkında bilgi edinmek ister, dertlerini paylaşırdı. Eski dostları ile anılarını hatırlayarak onlarla şakalaşır, gülüşürlerdi. Çok rahat, hayatından, yaptıklarından memnun bir hali olurdu. Hele biz çocuklarla beraber olduğu zamanlar bambaşka olurdu. Bizim ona sorular sormamızı isterdi.
Sezer Doruk Eren -13- İstanbul
Soru: Sayın Toker, Atatürk kendi çocukluğuna ait pek bilinmeyen bir anısını sizinle veya babanız İsmet Paşa ile paylaşmış mıydı? var ise bize aktarabilir misiniz? Saygılarımla
Cevap: Sevgili Sezer, Atatürk ve babamın çocukluk devirleri aynı zamana rastlıyor. O zamanlar çocuklara hiç önem verilmez, “Sen çocuksun..aklın ermez.. büyüklerin önünde konuşulmaz.. sofrada çocuklar ağazlarını açamaz..“ denir, çocuklar büyüklerinden bir şey soramazlardı. Atatürk bu davranıştan çok sıkıldığını, bunun kendine yapılmasını büyük bir haksızlık olarak gördüğü için kendisinin çocuklara karşı bambaşka davrandığını anlatırdı.
Caner -15- Birleşik Krallık
Soru: İsmet Paşa ile Kemal Paşa'nın bir tanışma hikayesi var mı? Var ise nasıl olmuş? Ve nasıl bu kadar yakın arkadaş olmuşlar?
Cevap: Sevgili Caner, Birinci Dünya Savaşı sırasında Mustafa Kemal Paşa Diyarbakır’da ikinci ordu komutanı olarak bulunuyordu. 1917 yılında yanına tanımadığı genç bir kurmay albay tayin ediliyor. İsmet Bey. İşte böyle bir araya geliyor ve tanışıyorlar. Aralarında 2 yaş fark var. Aynı askri okullarda okumuş, harp akademisinden mezun olmuş, farklı yerlerde vazife görmüşler. Fakat hiç karşılaşmamışlar. Savaş yılları, zor günler. Albay İsmet Bey kısa zamanda komutanının gözüne girmeyi başarıyor. Onun davranışlarını, çalışmalarını dikkatle takip eden komutanı onu kendisine yakın hissediyor. Kendi aklına uygun buluyor, ahlakı anlayışı, mesleki ve zihni kabiliyeti, çalışkanlığı, kararlılığı hakkında yorumunu yapıyor: İsmet Bey her konuda güvenilir, beraber çalışılır bir insan. Mustafa Kemal Paşa bu düşüncelerini ordular komutanı Ahmet İzzet Paşa’ya Albay İsmet Paşa hakkında yazdığı raporda da belirtiyor. İleriki yıllarda savaşta ve siyasette en sıkışık günlerinde hep İsmet Bey’i bulup, yanına getirip ona güvendi.
Gülistan Bahur -13- Mardin
Soru: Vatanı kurtarma yolunda ilerlerken tüm milletin O'na güveneceğinden nasıl emin olabildi? Nereden cesaret aldı?
Cevap: Sevgili Gülistan, Atatürk bir liderdi. Onu lider yapan, milletin ona güvenmesini sağlama gücüydü. Cesaretini, vatanın ancak bu şekilde kurtulabileceğine olan inancından alıyordu.
Hakan -13- Ankara
Soru: Atatürk’ün en sevdiği oyun neydi? (dans olarak değil)
Sevgili Hakan, Benim gördüğüm kadar Atatürk’ün en sevdiği oyunlar satranç ve bilardoydu. Her ikisi de aslında matematiğe, ince hesaplı vuruş kabiliyetine dayandığı için normal değil mi? Atatürk’ün Çankaya Köşk’ündeki bilardo masasının benzeri bizim evde de vardı. Yemek odasına açılan bilardo salonunda. Deliksiz üç topla oynanan bir masa. Hala duruyor. Duvarda da sıra ile ıstakalar asılıydı. Atatürk akşam yemeklerinde bazen konuklarından evvel gelip babamla bilardo oynamayı severdi. Pembe Köşk’ün kapısından girerken biz de çocuklar olarak onu karşılar, ellerinden öperdik. Bilardo oynayışlarını uzaktan seyrederdik. Atatürk ıstakasını seçer, ucunu kontrol eder, tebeşir ile düzeltir, masanın başına geçer, ıstakasını ayarlar, pozisyonunu alır ve oyun başlardı. Biz onları uzaktan seyretmeye çalışırdık. Bazen masanın etrafında döner nasıl vuracaklarını düşünürlerdi, sonra ıstakaların topa vuruş sesleri gelirdi. Aralarında şakalaşırlardı, gülüşürlerdi. Masanın iki tarafında sayıların yazılacağı bir yer vardı. Sayıları yazarken da tik tik diye sesler gelirdi. Onları seyretmek bizim için de zevk olurdu. Tabii ikisi de kaybetmeyi sevmezdi. Onun için kaybeden “Haydi, bir daha oynayalım” derdi ve gene oyuna başlarlardı. Yemek vakti gelince sofraya geçerlerdi.
Satranç daha değişikti. Satranç masası bizim ilk baştaki, yaver odası dediğimiz odada dururdu. Atatürk geldiği zaman o masanın iki tarafına geçerler ve satranç oynamaya başlarlardı. Tabii o daha çok dikkat isteyen bir oyundu. Etrafta ses ve koridordan geçilmesini istemezlerdi. Biz de onların bu isteklerine dikkat ederdik, görülmemeye çalışırdık. Ama satranç masasına onlar gittikten sonra bakardık, Atatürk’ü taklit etmeye uğraşırdık.
İrem -11- Ankara
Soru: İsmet İnonü ne zaman, kaç kez evlendi?
Cevap: Sevgili İrem, Babam İsmet İnönü bir defa evlendi. 1916 yılında İstanbul’da Süleymaniye’de karşı komşularının kızı Mevhibe Hanım ile görücü usulü evlendi. 57 sene çok mutlu yaşadılar. 4 çocukları oldu. Birincisi zayıf bünyeliydi, uzun yaşamadı. Ben kızları Özden, ağabeylerim Ömer ve Erdal ile evimizde çok mutlu bir hayatımız oldu.
Çağatay Öden Taşkın -14- Aydın
Soru: Atatürk'e bakınca ne hissediyordunuz? Atatürk Babanızla mı daha yakındı yoksa Fevzi Çakmak Paşayla mı? Atatürk babanızın başvekilliğinden memnun muydu? Atatürk'ün vasiyetinde sizin ve kardeşlerinizin okutulmanızı istediğini öğrenince ne hissettiniz? Atatürk CHP'den ayrılmayı düşünür müydü?
Cevap: Sevgili Çağatay, Atatürk babamın yakın arkadaşı olduğu için evimize sık gelirdi. Her seferinde onu heyecanla bekler, onun yanında olmaktan çok gurur duyar, mutlu olurdum.
Mareşal hem Atatürk’ten hem de babamdan yaşça daha büyüktü. Atatürk ile babam arasında bir ağabey kardeş yakınlığı vardı. Bana göre babamla daha yakındı.
Atatürk babamın başvekilliğinden memnundu herhalde ki, uzun süre 1923’ten itibaren memleketin en zor günlerinde beraber oldular. Bir ara sağlık nedeni ile ayrılınca, ilk çıkan sorunda Atatürk onu yeniden göreve getirmiş. Atatürk’ün vefatına yakın birisi İstanbul’da, birisi Ankara’da, ikisi de rahatsızken ayrılmışlar.
Atatürk bizleri kendi evladı gibi benimsemişti. Yüksek eğitim sırası gelince, babamın imkanı olmaması ihtimaline karşı bize bu yardımı vasiyet etmişti. Çok şükür buna ihtiyacımız olmadı ama bize büyük bir onur ve sorumluluk getirdi. Onun bu güvenine hep layık olmaya çalıştık.
Atatürk kendi zamanındaki CHP’den ayrılmayı hiç düşünmedi.
Emre Atasakun -12- Ankara
Soru: Merhaba Özden Hanım, Atatürk sizinle en çok ne konuşurdu, oynar mıydı?
Cevap: Sevgili Emre, Atatürk bizimle çok ilgilenirdi, bize büyük insan muamelesi yapardı. Onunla yemek yerken bir seferinde Ülkü ile bana, ileride ne olmak istediğimizi sormuştu. Ben ona öğretmen olmak istediğimi söyledim, çok hoşuna gitti. Biz ne öğrendiysek öğretmenlerimiz sayesinde öğrendik, ama daha çok yapacak işimiz var, onun için sizin gibi iyi öğretmenlere ihtiyacımız var demişti. Ülkü ise “Ben balerin olmak istiyorum” demişti. Bu cevap da onun çok hoşuna gitmiş, “O nasıl şey, göster bakalım” diye takılmıştı. Ülkü de iskemlenin üzerine çıkıp şöyle bir dönmüş ve herkes onu alkışlamıştı.
Enes -13- Ankara
Soru: Atatürk'ün normal hayatındaki kişiliğini çok merak ediyorum. Siyasi veye askeri hayatı dışında nasıl biriydi?
Cevap: Sevgili Enes, Atatürk’ün aile hayatını annemden dinlemiştim. Annesine olan saygısını, kız kardeşine olan düşkünlüğünü anlatmıştı. Çankaya Köşkü’nün bahçesinde kız kardeşi Makbule Hanım için ayrı, güzel bir köşk yaptırmış. Manevi kızı Ülkü, annesinin bir yakınının çocuğu. Onu bebekken görmüş, çok sevmiş, evlat edinmiş.
Hayvanları çok severdi. Yanında her zaman bir köpeği vardı. Atatürk bize yemeğe geldiği zamanlar bazen o köpeği de getirirdi. Köpek hemen yukarı kata çıkar, bizim yanımıza gelirdi. Başlangıçta korkmuş sonra onu çok sevmiştik.
Mustafa -15- İstanbul
Soru: İsmet İnönü ve Atatürk'ün kafasında hayal ettiği ve bunun için çabaladığı Türk milleti ile bugün var olan Türk milleti örtüşüyor mu? Ayrıca İsmet İnönü'nün günlük hayatında yapmaktan hoşlandığı 3 şey sayar mısınız? Milli Şef
Cevap: Sevgili Mustafa, Babamın günlük hayatında yapmaktan hoşlandığı 3 şey, ailesi ile beraber olmak, okumak öğrenmek ve açık havada spor yapmak, yürümek, yüzmekti.
Deniz -15- İstanbul
Soru: İsmet Paşa'nın bu kadar uzun yaşamasının sırrı neydi?
Cevap: Sevgili Deniz, düzenli hayatı, sağlığına önem vermesi, doktorlara olan güveni. Babamın bir sürü hastalığı vardı. Ama onlarla başa çıkmasını bilirdi. En önemlisi şeker hastalığı. Hayatında sevdiklerinde ona en çok yasak getiren hastalıktı. Babam tatlıyı, meyveyi de çok severdi. Onları istediği gibi yiyemezdi. Ama derdi ki şeker hastalığı insanın ömrünü uzatır.
Fatma -13- Ankara
Soru: Kurtuluş Savaşı sonrası Batı cephesinde yer almıştı bununla ilgili yazdığı bir anı var mı?
Cevap: Sevgili Deniz, Babamın 1922 tarihli günlüğünde şöyle bir anı var. Kurtuluş Savaşı devam ediyor. - "23 Nisan Pazar Meclisin ve hükümetin kuruluş yıldönümü. Akşam hükümete gittik. İade-i ziyaret ettik. Okul çocukları vatansever nutuklar söylediler. Gece fener alayı."
Elif Sarı -13- Mardin
Soru: Mustafa Kemal'in Mustafa Kemal olmasında en zorlandığı şey ne idi?
Cevap: Sevgili Elif, Yaptığı işin zorluğu. 600 senelik bir toplumun alıştığı, yaşadığı düzenden onu alıp tamamiyle ayrı bir hayat, düşünce ve bilime dayanan bir tarzı kabul ettirmek.
Ecem Güner -8- Ankara
Soru: Atatürk gerçekten bize öğretilen bütün güzel sıfatlara sahip miydi? Çocuklarla ilgili ne düşünürdü?
Cevap: Sevgili Ecem, Ben onun ne kadar özel, mükemmel olduğunu gördüm, hiç unutmadım. Atatürk en çok çocuklara değer verirdi. Bize hep gözlerimizin içine bakarak kendinize güvenin, cesur olun, merak edin, sorular sorun, çok okuyun, çok çalışın, her söylenene inanmayın, kendi doğrularınızı bulun derdi.
Yusuf Ege Aydın -8- İstanbul
Soru: Atatürk nasıl birisidir?
Cevap: Sevgili Yusuf Ege, Atatürk çok yakışıklıydı. O zamanlar şimdiki gibi uzun boylu gençler yoktu. Ama o yaşıtlarından daha uzundu. Farklı, güçlü bir kişiliği vardı. Sesini duyunca sizlere “Nasılsınız çocuklar?” diye seslenince o ses içinize kadar işler, kulağınızdan bir daha çıkmazdı. Sizle konuşurken masmavi gözlerini sizinkilerin içine dikerdi. Bizim de konuşurken hep karşımızdakinin gözlerinin içine bakmamızı isterdi. Ona göre “Gözler yalan söylemez”di. Bu davranış kendinize olan güveninizi gösterir ve o zaman karşınızdaki de size güvenir derdi.
Fatma İlhan -12- Mardin
Soru: Atatürk halk kahramanı olmayı nasıl görüyordu? Cumhuriyeti kurduktan sonra tüm insanlar tarafından övülmek karşısında ne hissetti? Hiç hayatta pişmanlık duyduğu şey var mıydı?
Cevap: Sevgili Fatma, Atatürk halk kahramanı olmayı vatana hizmet olarak görüyordu. Atatürk abartılı övgülere hiç güvenmez ve hoşlanmazmış. Aynı masada yemek yediğimiz zaman abartılı laflar hakkında “ Bunlar laf kalabalığı” dediğini hatırlıyorum.
Pişman olup olmadığını bilemiyorum ama bana kalırsa olmamıştır.
Şener -12- Ankara
Soru: Mustafa Kemal Atatürk'ü siz hiç gördünüz mü? Veya o sizi gördü mü? Teşekkürler, hayırlı Ramazanlar.
Cevap: Sevgili Şener, gördüm. Benim adımı Atatürk’le babam beraber koymuşlar. 8 yaşıma kadar onunla beraber büyüdüm.
Mehmet Duman -12- Mardin
Soru: Mustafa Kemal ATATÜRK'ün cesareti nereden geliyordu?
Cevap: Sevgili Mehmet, yaptıklarının ve yapmak istediklerinin doğru olduğuna inanıyordu. Bu inanç ona mücadelesini yılmadan devam ettirme cesaretini veriyordu.
Ece Üngören -7- İzmit
Soru: Atatürk'ün en özel eşyası ne idi? Atatürk'ün gittiği okullar içerisinde, en sevdiği okul hangisiydi? Bilmediğimiz bir okul anısı var mıdır?
Cevap: Sevgili Ece, Atatürk düzgün kıyafetler giymeye özen gösterirdi. Kitaplarına değer verirdi. En sevdiği okul Harp okuluydu. Okul anısı olarak bildiğimiz, okulda öğretmeninin onu çok değerli gördüğü için Kemal adını vermesiydi. Kemal, bilgili ve erdemli demektir.
Kayra Rüzgar Ak -10- İstanbul
Soru: Atatürk satranç oynar mıydı?
Cevap: Sevgili Kayra, oynardı. Bizim evimizde hala duran bir satranç masasında babam ile satranç oynadıklarını hatırlıyorum. İkisi de kaybetmeyi sevmezlerdi, kaybeden “Tekrar” derdi. Onları uzaktan, sessizce biz çocuklar, ağabeylerimle seyrederdik.
Kerem -12- Ankara
Soru: Atatürk İsmet İnönü ile nasıl anlaşırlardı?
Cevap: Sevgili Kerem, Atatürk ile İnönü farklı kişiliklere sahip olmalarına rağmen çalışmalarında hep birbirlerini tamamlarlardı. Amaçları bir olduğu için tartışsalar da sonunda birbirlerine güvenir ve anlaşırlardı.
Sibel -9- Giresun
Soru: Atatürk'un ses tonu nasıldı?
Cevap: Sevgili Sibel, Atatürk’ün sesi bugün televizyonlarda duyduğumuz o sese hiç benzemiyordu. Gür, insanın içine işleyen bir sesi vardı. O sesi duyan bir daha unutamazdı.
Kumsal Tanrıbilir -5- İstanbul
Soru: Atatürk hayvanları sever miydi? Köpeği var mıydı?
Cevap: Sevgili Kumsal, çok severdi. Bir köpeği vardı. Bazen bizim eve köpeği ile beraber gelirdi. Önce köpekten korkardık, sonra alışmıştık çok severdik.
Alara Üresin -5- Katar
Soru: Merhaba, Atatürk en çok hangi dansları severdi ve kendisi de yapar mıydı?
Cevap: Sevgili Alara, Zeybek oynadığını duymuştum. Annemle de bir baloda dans ettiğini biliyorum. Bale hakkında da, Ülkü’nün 5 yaşında balerin olmayı istemesinden, Atatürk’ün evinde bu müziğe alışkın olduğunu düşünmüştüm.
Çağla Daşdemir -6- İstanbul
Soru: Atatürk'ün en sevdiği arkadaşı kimdi?
Cevap: Sevgili Çağla, çok arkadaşı vardı ama benim bildiğim en yakın ve güvendiği arkadaşının babam olduğuydu.
Çınar Daşdemir -6- İstanbul
Soru: Atatürk'ün evcil hayvanı var mıydı?
Cevap: Sevgili Çınar, benim bildiğim ve gördüğüm Atatürk’ün çok sevdiği bir köpeği vardı.
Süleyman Özay -13- Mardin
Soru: Mustafa Kemal neden asker olmak istedi?
Cevap: Sevgili Süleyman, Atatürk çocuk aklı ile o dönemki okulların en iyisinin askeri okul olduğunu görmüştü. Tehlikede olan vatanını ancak kahraman askerlerin kurtaracağını düşünüyordu.
Ekin Sude Sur -9- İstanbul
Soru: Atatürk'ün gerçek doğum tarihi ne zaman? Atatürk köpeğiyle nasıl zaman geçirirdi? Atatürk'ün vakit geçirmeyi en çok sevdiği yer neresiydi?
Cevap: Sevgili Ekin, Atatürk’ün doğum tarihi kayıtlar bulunamadığı için tam olarak bilinmiyor. Atatürk sonradan kendi arzusu ile doğum günü tarihini Gençlik Bayramı olan 19 Mayıs olarak seçmişti.
Atatürk köpeği ile bahçesinde oynardı. Götürebileceği yerlere de beraberce giderlerdi. Bizim eve de getirirdi. Eve girince köpek, yukarı katları dolaşırdı, bizim, çocukların yanına gelirdi. Önce korkardık, sonra alışmıştık, çok severdik.
Atatürk’ün en çok dinlendiği, sevdiği yer Ankara’daki Atatürk Orman Çiftliği idi.
Ecem -10- Ankara
Soru: Atatürk Fikriye Hanım ile evlendi mi?
Cevap: Sevgili Ecem, hayır evlenmedi. Bir tek Latife Hanım ile evlenmişti.
Kerem Çiğdem -12- Ankara
Soru: Atatürk’ün en sevdiği yemek ne idi?
Cevap: Sevgili Kerem, Ben Atatürk ile aynı sofrada yemek yedim. Hiç yemek seçmezdi. Önüne aldığı yemeği sonuna kadar bitirirdi. Ama kuru fasulye ile pilavın önceliği vardı. Tarhana çorbasını da severdi. Annem evde kendi yaptığı tarhananın bir kısmını hep Atatürk’e yollardı. Enginar sevdiğini de biliyorum. Annem Atatürk’ün son günlerinde ona enginar yollamayı istemişti.
Boran -7- İstanbul
Soru: Atatürk ile aynı ortamdan olmak ve büyümek nasıl bir duygu?
Cevap: Sevgili Boran, Benim ismimi Atatürk ile babam beraberce koymuşlar. Bebekken farkında değildim ama aklım erince 8 yaşına kadar onunla beraber olmanın ne büyük bir onur ve sorumluluk olduğunu anladım. Onun için Atatürk ile yaşadığım her anı ve ondan öğrendiklerimi sizinle paylaşmak istiyorum.
Meltem -15- Tekirdağ
Soru: Merhabalar Sayın Özden İnönü Toker, Atatürk’e, en yakın arkadaşı İsmet İnönü ve tüm kahraman askerlerimize çok şey borçluyuz. Aslında 15 yaşında değilim 30 yaşındayım :) Ama soru sormama engel olmaz diye düşünerek size Atatürk’ün en sevdiği arkadaşının kızı olarak Atatürk ile anılarınızı anlattığınız videonuzu dinledim. Sorum, Atatürk'ü kaç defa gördünüz ve size öğüt verdi mi verdi ise bu öğüdü neydi?
Cevap: Sevdiği Meltem, Babamla Atatürk’ün yakınlığından dolayı , ben doğduğum zaman ismimi beraberce koymuşlar. Atatürk’ü 8 yaşıma kadar defalarca gördüm. Benim ağabeylerimden farklı bir şansım vardı. Bazen bize akşam yemeğine gelirken yanında Ülkü’yü de getirirdi. İkimizin de sofraya oturup, onlarla berraber yemek yememizi isterdi. Bir seferinde büyüklerle eğitim konusunu konuşurken, bana döndü, “Özden, sen büyüyünce ne olmak istiyorsun?” Dedi. Ben de öğretmen olmak istediğimi söyleyince çok hoşuna gitti. “Biz ne yaptıysak iyi öğretmenlrimiz sayesinde yaptık. Daha yapacak çok işimiz var. İyi öğretmenlere ve iyi öğrencilere ihtiyacımız var” demişti.
Açelya -7- İstanbul
Soru: Atatürk en çok hangi yemeği severdi ve bir hobisi var mıydı?
Cevap: Sevgili Açelya, Ben Atatürk ile aynı sofrada yemek yedim. Hiç yemek seçmezdi. Önüne aldığı yemeği sonuna kadar bitirirdi. Ama kuru fasulye ile pilavın önceliği vardı. Tarhana çorbasını da severdi. Annem evde kendi yaptığı tarhananın bir kısmını hep Atatürk’e yollardı. Enginar sevdiğini de biliyorum. Annem Atatürk’ün son günlerinde ona enginar yollamayı istemişti.
Atatürk bilim ve teknolojide en son çıkan yayınları takip ederdi. Hatta bazı eserleri daha yayına çıkmadan ısmarladığını duyardık.
Ali Güner Okçugil -9- Muğla
Soru: Ali, bu soruları Bahçeşehir Koleji Bodrum kampüsündeki 3A sınıfı arkadaşlarıyla birlikte hazırladı: -Atatürk’ün çocuğu var mıydı? Varsa adı neydi? -Atatürk spor yapar mıydı? Yaptıysa hangi spor dalıyla ilgilenirdi? -Kurtuluş Savaş’ın nasıl kazanmışlar? -O dönemlerde nasıl iletişim kuruyorlardı? -Atatürk’ün en iyi arkadaşı kimdi? -Atatürk’ün ilk arkadaşı kimdi?
Cevap: Sevgili Ali, Atatürk’ün kendi çocuğu yoktu.
Atatürk spor yapmaya vakti olunca yazları yüzerdi, kışları Ankara’da arazide at sırtında dört nala koşmasını severdi.
Bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti kurma amacı ile Atatürk bütün milleti arkasında toplamayı ve lider olmayı başarmıştı. Savaş böyle kazanıldı.
Savaş sırasında, bildiğim kadarı ile şifreli telgraf ile haberleşiliyordu.
Benim bildiğim Atatürk en iyi arkadaşı babamdı. Onun için ben Atatürk ile 8 yaşıma kadar çok zaman geçirme fırsatı buldum.
Atatürk’ün ilk arkadaşlarından birinin aynı mahalleden olan Salih Bozok olduğu söylenir.
Zehra Yüksel -12- Hatay
Soru: İsmet İnönü'nün bananız olması nasıl bir duygu?
Cevap: Sevgili Zehra, Ben çocukken herkesin babasının benim babam gibi olduğunu zannederdim. Ama aklım erince onun farklı olduğunu çevresindekilerin davranışlarından anladım. Babam sıfatı ne olursa olsun, bizim kendisini baba olarak görmemizi isterdi. Bizi başkalarından farklı olmadığımızı hissettirerek büyüttü. Ona olan sevgimiz çok büyüktü. Ama İsmet İnönü’nün kızı olmak bana hep büyük bir sorumluluk duygusu da verdi.
Zilan -12- Mardin
Soru: Mustafa Kemal Atatürk hiç cesaretinden kararlılığından dönmek istedi mi?
Cevap: Sevgili Zilan, Atatürk inandığı yolda ilerlerken o kadar cesur ve kararlı idi ki hiç bir zaman durmak değil hep daha ileriye gitmek istedi. Duyguları ile değil aklı ve bilime olan güveni ve çalışması, araştırması ile yol aldığı için cesaretini ve kararlılığını kaybetmedi.
Bade Sarıkaya -8- İstanbul
Soru: Atatürk'ü göremedim ama siz küçükken Ata'mızı görmüşsünüz. Sizin yerinizde olmayı çok isterdim. Sizi de görmeği çok isterim. Atatürk Ülkü'yle oynadığı gibi sizinle de oynar mıydı? Siz Ülkü'nün arkadaşı mıydınız? Neler oynardınız? Atatürk size "büyüyünce ne olacaksınız? diye sorar mıydı? FMV ISPARTAKULE IŞIK İLKOKULU 3.SINIF
Cevap: Sevgili Bade, Ülkü benden 2 yaş küçüktü. Atatürk bir akşam evimize gelirken, yanında küçük bir kızı getirdi. Beni çağırıp birbirimizle tanıştırdı. “Ülkü, bak bu senin Özden ablan” bana da “Bak bu senin yeni kardeşin” dedi. Onunla odama çıkarak bebek oynadık. Bir seferinde de Atatürk’ün arzusu ile büyüklerle beraber yemek yerken bana “Özden büyüyünce ne olmak istiyorsun” diye sordu. Ben de öğretmen olmak istediğimi söyledim. Çok hoşuna gitti. Ülkü’ye de sordu. O da balerin olmak istediğini söyledi. Atatürk onu da çok beğendi, güldü. “Göster bakalım, o nasıl yapılıyor?” dedi. Ülkü de iskemlenin üzerine çıkıp, şöyle bir etrafında döndü, herkes alkışladı. Bade’ciğim ben de seni görmek isterim. Şartlar uygun olunca seni Pembe Köşk’e beklerim.
Mehmet Ali -15- Bursa
Soru: Sayın Özden Toker, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nız kutlu olsun. Genç Cumhuriyet'imizin ilk yıllarının tanıklığını yapmış birisi olan size ulaşmak beni gururlandırdı, sevindirdi. Sizlere sorum şu olacak: Atatürk ve İsmet Paşa'nın dargınlaştıkları dönemlerin asıl araları soğutan etmenler nelerdir? Cevaplarsanız çok sevinirim, ellerinizden öperim. İyi günler, iyi bayramlar dilerim.
Cevap: Sevgili Mehmet Ali, uzun senelerden beri beraber, sabırla çalışmış, birbirlerini tamamlayan bir ekip olarak yorulmuşlardı. Sağlıkları bozulmuştu. Dinlenmek istiyorlardı. Atatürk, artık ortak arkadaşları olan Celal Bayar’la çalışmaya devam edecek, babam dinlenecekti. Şimdiye kadar vakit bulamadığı merakları ile ilgilenecekti. Dargın değillerdi. Hep haberleşip, planlar yapmaya devam ettiler. Eskiden olduğu gibi Atatürk’ün bir ağabey gibi ailemize olan yakınlığı devam etti.
Mehmet Ali’cim gözlerinden öperim, Çocuk Bayramın kutlu olsun.
Hafsa Betül Tanrıverdi -8- İstanbul
Soru: Mustafa Kemal Atatürk kardeşleriyle nasıl gecinirdi? Atatürk'un nasıl bir cocukluk hayatı vardı?
Cevap: Sevgili Hafsa, Atatürk’ün aile hayatını annemden dinlemiştim. Annesine olan saygısını, kız kardeşine olan düşkünlüğünü anlatmıştı. Çankaya Köşkü’nün bahçesinde kız kardeşi Makbule Hanım onun yanında kalsın diye ayrı, güzel bir köşk yaptırmış. Makbule Hanım’ın dünyayı görmesi, aydınlanması için onu yurtdışı seyahatlere göndermiş.
Atatürk’ün mahalle arkadaşları ile hep askercilik oynadığını biliyoruz. Daha sonra da bu arkadaşlarından biri Salih Bozok, hayatının sonuna kadar ona yardımcı oldu.
Asya Naz Ülgen -8- İstanbul
Soru: Atatürk sen neden dünyayı yönetiyorsun? Atatürk sen hiç çocukken resim yapmayı sever miydin? Atatürk sen orta okuldayken yemek yapıyor muydun? Atatürk sen hiç spor yaparmıydın? Atatürk sen küçükken hiç tablet, telefon, bilgisayar ve televizyona baktın mı?
Cevap: Sevgili Asya Naz, onun bütün dünyası kendi vatanıydı. Vatanını çok seviyordu. Küçük yaştan itibaren vatanı için en doğru olanı yapmaya çalıştı. Bunu da başardı. Türkiye Cumhuriyetini kurdu.
Atatürk bütün güzel sanatlara meraklıydı. O dönemki askeri ilk okullarda güzel yazı ve resim dersleri okutulurmuş. Bunu babamın Malatya askeri ilkokul diplomasında da görüyoruz.
Atatürk orta okulda iken önüne konulan her yemeği yermiş.
Atatürk açık havada arkadaşları ile oynarmış. Benim gördüğüm daha sonraları Ülkü ile beraber denize girer, yüzer, kürek çekerdi. Açık havada atı ile dört nal koşmayı severdi.
Atatürk’ün döneminde tablet, bilgisayar ve televizyon yoktu. Ama Atatürk teknolojiye ve yeniliklere hep açıktı. Türk gençlerinin bunları yaratacağına güveni vardı.
Tuba -13- Şanlıurfa
Soru: Atatürk'le İsmet İnönü nasıl tanıştılar? Birbirlerinin hangi huylarını severlerdi?
Cevap: Sevgili Tuba, Birinci Dünya Savaşı sırasında Mustafa Kemal Paşa Diyarbakır’da ikinci ordu komutanı olarak bulunuyordu. 1917 yılında yanına tanımadığı genç bir kurmay albay tayin ediliyor. İsmet Bey. İşte böyle bir araya geliyor ve tanışıyorlar. Aralarında 3 yaş fark var. Aynı askeri okullarda okumuş, harp akademisinden mezun olmuş, farklı yerlerde vazife görmüşler. Fakat hiç karşılaşmamışlar. Savaş yılları, zor günler. Albay İsmet Bey kısa zamanda komutanının gözüne girmeyi başarıyor. Onun davranışlarını, çalışmalarını dikkatle takip eden komutanı onu kendisine yakın hissediyor. Kendi aklına uygun buluyor, ahlakı anlayışı, mesleki ve zihni kabiliyeti, çalışkanlığı, kararlılığı hakkında yorumunu yapıyor: İsmet Bey her konuda güvenilir, beraber çalışılır bir insan. Mustafa Kemal Paşa bu düşüncelerini ordular komutanı Ahmet İzzet Paşa’ya Albay İsmet Paşa hakkında yazdığı raporda da belirtiyor. İleriki yıllarda savaşta ve siyasette en sıkışık günlerinde hep İsmet Bey’i bulup, yanına getirip ona güvendi.
Babam da Atatürk'ün ileri görüşünü, çağdaş fikirlerini, aklını, cesaretini, kararlılığını çok severdi. Çok da güvenirdi.
Eylül -10- Ankara
Soru: Babanız bugün hayatta olsa ona ilk ne söyler ilk ne yapardınız?
Cevap: Sevgili Eylül, “Babacığım ben size verdiğim sözden çıkmadım” derdim. Çocuklarımı, torunlarımı ona gösterir, ona layık bir şekilde yetiştiklerini görmesini isterdim.
Uğur Oğuz -5- Mersin
Soru: Atatürk çocuklarla nasıl konuşurdu? Konuşurken sesi nasıldı? Atatürk çocuklara bayram armağan etmeyi neden istedi? Atatürk insanlarla konuşurken nazik miydi? Çocukların hizasına eğilip gözlerinin içine bakar mıydı? Çocuklarla oyun oynar mıydı?
Cevap: Sevgili Uğur, Atatürk’ün insanın içine işleyen bir sesi vardı. Duyunca bir daha unutamazdınız. Gözlerinizin içine bakarak konuşurdu. Kendi heyecanını, gücünü size hissettirirdi. “ Siz de kendinize güvenin, siz kendinize güvenirseniz karşınızdaki de size güvenir” derdi.
Çocuklara özel bir bayram günü belirlemeyi ilk Atatürk düşünmüş. Çocukken alınan eğitim ve terbiyenin ömür boyu etkili olduğuna inanıyordu. En çok çocukların başarılı mutlu olmalarını istiyordu. Dünyayı değiştirecek olan onlardı.
Atatürk büyük insanlarla konuşurken de hep onlara değer verdiğini hissettirmeye dikkat ederdi.
Deniz Gülören -7- İstanbul
Soru: Atatürk tarafından salıncakta sallandınız mı?
Cevap: Sevgili Deniz, hayır ama Ülkü’yle beraber salıncakta sallandığını biliyorum.
Demir Gencer -10- Ankara
Soru: Sevgili Özden Hanım, günaydın. Benim adım Demir. T.E.D. Ankara Koleji 5. sınıf öğrencisiyim. Atatürk, İsmet Paşa ve arkadaşları Ankara'ya geldiklerinde hiç paraları yokmuş diye okudum. Yiyeceklerini, yatacakları yerleri ve hatta TBMM binasının çatısının kiremitlerini bile onlara Ankaralılar vermiş. Meclis açılabilsın diye ne gibi zorluklarla uğraştıklarını onların ağzından hiç dinlediniz mi? Saygılarımla.
Cevap: Sevgili Demir, O dönem çok zor bir dönemmiş. Zaten haklarında tutuklanma kararları da var. Can güvenlikleri de tehlikede. Ankara halkı onların mücadelelerine inanarak, destek vermek için ellerinden gelen yardımı yapmışlar. Ankara’nın konumu ve halkının Cumhuriyetin kurulması için gösterdiği gayretten dolayı 13 Ekim 1923 tarihinde İsmet Paşa’nın meclise verdiği dilekçe ile Ankara başkent olmuş.
Eylül Derin Koca -10- İstanbul
Soru: Merhaba, Mustafa Kemal Atatürk sosyal hayatında başından geçen komik anıları anlatıyor muydu? Mustafa Kemal Atatürk'ün en sevdiği bilim insanı kimdi?
Cevap: Sevgili Eylül, Atatürk’le beraber yemek yediğim sofrada onun arkadaşları ile eski günleri hatırlayıp şakalaştıklarını, gülüştüklerini görürdüm. Sabiha Gökçen’in uçuşlarını izlemeye babam ile beraber gittikleri bir gün, Sabiha Hanım’ın pilot kıyafetinin rüzgardan uçuşmasına takılmışlar ve beraberce gülmüşler. Bu gün gülerken çekilmiş güzel bir fotoğrafları da var.
Atatürk, dönemindeki bilim insanlarını takip ederdi, hepsine ayrı değer verirdi.
Ecem Satıbol -11- İstanbul
Soru: Atatürk'ün en sevdiği kitap neydi?
Cevap: Sevgili Ecem, Atatürk çok kitap okurdu. Her ilgisini çeken yeni kitap, onun o an için en sevdiği kitap olurdu.
Melis Gökçen Çoşkun -9- Ankara
Soru: Çocukken yapmayı en sevdiği şey neydi?
Cevap: Sevgili Melis, Atatürk çocuk iken açık havada oynamayı, tabiatı ve kitap okumayı severmiş.
Ali Serdar Karayol -11- İstanbul
Soru: Atatürk'ü cidden tanıdınız mı?
Cevap: Sevgili Ali, Atatürk babamın çok yakın arkadaşı idi. Ben doğduğum zaman adımı babam ile beraber koymuşlar. 8 yaşıma kadar onu sık sık gördüm, benimle ilgilendi konuştu. Bir kaç defa aynı sofrada yemek yedim.
Ceren Çelebi -11- İstanbul
Soru: Merhaba. Atatürk gerçekten de bu kadar çocukları seviyor muydu?
Cevap: Sevgili Ceren, Evet seviyordu. Çünkü bütün ümidi onlardaydı. Onların iyi bir eğitim alıp, çağdaş Türkiye Cumhuriyetine sahip çıkmalarıydı.
Medine -14- İzmir
Soru: Öncelikle merhaba ellerinizden öperim. Size sormak istediğim yığınla sorum var ve hepsini yazmam mümkün değil. Eğer size de uygunsa bir mail verebilir misiniz? Teşekkürler şimdiden. Ama ben yine de çok merak ettiğim bir soru var. Buradan yazmak istiyorum. Araştırdığımda ise tam bir sonuç alamıyorum. O zamanki padişah bilerek mi Atamızı Sivas'a gönderiyor ve Atamızı gizli gizli destekliyor muydu? Çok merak ediyorum. Ben size e-postamı vereyim isterseniz. Bana oradan siz olduğunuzu belirtirsiniz, ben size sorularımı sorarım. Çünkü, o kadar çok sorum var ki ben bunları cevaplamak imkansız sanıyordum ama karşıma siz çıktınız. İyi günler sağlığınız hep iyi olur inşallah.
Cevap: Sevgili Medine, Padişah Atatürk’ü, Samsun’a kendilerine karşı çıkarılan isyanı bastırsın diye yolluyor. Halbuki Atatürk’ün amacı Kurtuluş Savaşı’nı başlatmak. İkisinin farklı amaçları var.
Başka merak ettiğin soruların cevaplarını eminim arkadaşlarının sorularında bulabilirsin. Ben de sana sağlıklı, mutlu günler dilerim.
Sibel -9- Giresun
Soru: Atatürk kahkaha atar mıydı?
Cevap: Sevgili Sibel, Atatürk’le beraber yediğimiz yemekler sırasında, arkadaşları ile gülüştüğünü görmüştüm. Babam ile bilardo veya satranç oynarken kazanınca çok zevklenir ve kahkahalar atardı.
Lale -10- Tekirdağ
Soru: Soru sormak istemiyorum. Çünkü annem bize ilk önce Atatürk'ü öğretti. Ve biz annemle Atamızı çok seviyoruz. Tek bir dileğimi iletmek istiyorum. Keşke GERİ GELEBİLSE, SARILABILSEM 😔 Acaba şuan ülkesini görüp üzülüyor mudur?
Cevap: Sevgili Lale, memleketi bilmiyorum ama seni ve anneni gördüğünde çok sevineceğini, sizleri kucaklayacağını biliyorum. İyi ki varsınız.
Nil Seçkin -7- İstanbul
Soru: Merhaba, Atatürk ile geçirdiğiniz zamanlardan sizi en çok etkileyen bir ânı paylaşabilir misiniz? Atatürk'ü tanımlayan sadece bir kelime söyleyecek olsanız bu kelime ne olurdu?
Cevap: Sevgili Nil, Atatürk ile beraber yemek yediğim bir akşam bana "Özden, büyüyünce ne olmak istiyorsun" diye sordu. Çok heyecanlandım. "Öğretmen olmak istiyorum" diye cevap verdim. Çok hoşuna gitti. "Biz ne öğrendiysek iyi öğretmenlerimiz sayesinde öğrendik, ama daha öğrenecek çok şeyimiz var. Sizin gibi iyi öğrencilere ve öğretmenlere ihtiyacımız var" dedi.
Tek kelimede Gücü.
Demir Bilgin -8- İstanbul
Soru: Atatürk'ün sesi nasıldı?
Cevap: Sevgili Demir, Atatürk’ün insanın içine işleyen bir sesi vardı. Duyunca bir daha unutamazdınız. Bugün televizyonlarda, filmlerde duyduğunuz o ince sese hiç benzemiyordu. Gözlerinizin içine bakarak konuşurdu. Kendi heyecanını, gücünü size hissettirirdi. “Siz de kendinize güvenin, siz kendinize güvenirseniz karşınızdaki de size güvenir” derdi.
Erdem -10- İstanbul
Soru: İsmet İnönü Atatürk'le nasıl tanışmıştır?
Cevap: Sevgili Erdem, Birinci Dünya Savaşı sırasında Mustafa Kemal Paşa Diyarbakır’da ikinci ordu komutanı olarak bulunuyordu. 1917 yılında yanına tanımadığı genç bir kurmay albay tayin ediliyor. İsmet Bey. İşte böyle bir araya geliyor ve tanışıyorlar. Aralarında 3 yaş fark var. Aynı askeri okullarda okumuş, harp akademisinden mezun olmuş, farklı yerlerde vazife görmüşler. Fakat hiç karşılaşmamışlar. Savaş yılları, zor günler. Albay İsmet Bey kısa zamanda komutanının gözüne girmeyi başarıyor. Onun davranışlarını, çalışmalarını dikkatle takip eden komutanı onu kendisine yakın hissediyor. Kendi aklına uygun buluyor, ahlakı anlayışı, mesleki ve zihni kabiliyeti, çalışkanlığı, kararlılığı hakkında yorumunu yapıyor: İsmet Bey her konuda güvenilir, beraber çalışılır bir insan. Mustafa Kemal Paşa bu düşüncelerini ordular komutanı Ahmet İzzet Paşa’ya Albay İsmet Paşa hakkında yazdığı raporda da belirtiyor. İleriki yıllarda savaşta ve siyasette en sıkışık günlerinde hep İsmet Bey’i bulup, yanına getirip ona güvendi.
Defne Alacadağlı -5- Adana
Soru: Atatürk'ün en sevdiği renk hangisiydi?
Cevap: Sevgili Defne, sevdiği renklerden birincisi bayrağımızın rengi kırmızıydı. Arkasından kendi evinin rengi pembe gelirdi. Ankara inşa edilirken, yeni yapılan binaların pembe olmasını isterdi.
Derin Naz Beşe -8- İstanbul
Soru: 23 Nisan‘ı ne zaman doya doya yaşayacağız?
Cevap: Sevgili Derin, siz çocuklar Atatürk'ün istediği gibi çalışıp, hayalinizdeki Türkiye'ye kavuştuğunuz zaman.
Mustafa Ali Gönener -8- İstanbul
Soru: Atatürk çocukken en çok hangi oyunu oynamayı seviyordu?
Cevap: Sevgili Mustafa, açık hava oyunlarını, tabiatın içinde olmayı ve hayvanları severmiş.
Melis Naz Varcan -8- İstanbul
Soru: Atatürk'ün yapmaktan en çok keyif aldığı şey nedir? Atatürk'ü farklı kılan özelliklerini bize anlatabilir misiniz? Atatürk'ün çocuklarla olan ilişkisini biraz anlatabilir misiniz?
Cevap: Sevgili Melis, en çok yeni bilgiler edinmekten hoşlanırdı. Cesareti, merakı, kendine güveni, yaptığı işe inancı ve insanları etkileyerek peşinden amacına doğru sürükleme kabiliyeti.
Bizlerle, çocuklarla çok ilgilenirdi. Bizim merak etmemizi, ona soru sormamızı isterdi. Bize büyük insan gibi davranırdı.
İrem -10- İstanbul
Soru: Atatürk en çok hangi yemekleri severdi, seninle nasıl vakit geçirirdi ve Atatürk seninle oyunlar oynayıp şakalaşır mıydı?
Cevap: Sevgili İrem, ben Atatürk ile aynı sofrada yemek yedim. Hiç yemek seçmezdi. Önüne aldığı yemeği sonuna kadar bitirirdi. Ama kuru fasulye ile pilavın önceliği vardı. Tarhana çorbasını da severdi. Annem evde kendi yaptığı tarhananın bir kısmını hep Atatürk’e yollardı. Enginar sevdiğini de biliyorum. Annem, Atatürk’ün son günlerinde ona enginar yollamayı istemişti.
Atatürk bizim eve geldiği zaman bazen onu kapıdan karşılardık. "Nasılsınız çocuklar?" diye bize seslenmesini hiç unutmuyorum. Bize sorular sorardı ama daha çok bizim ona soru sormamızı isterdi.
Hüseyin Yaşar -9- İstanbul
Soru: Ne tür kitap okuyorsunuz?
Cevap: Sevgili Hüseyin, Atatürk merak ettiği konularda kitaplar okurdu. Tabii merak ettiği konular çok olduğu için çok kitap okurdu. Benim okuduklarımı soruyorsan, ben en son çıkan kitapları takip etmeye çalışıyorum.
Rüzgar Berat -11- Van
Soru: Atatürk’ü yakından görmek ve tanımak nasıl bir duygu? Keşke ben de onu canlı olarak görebilseydim, sarılabilseydim.
Cevap: Sevgili Rüzgar, büyük bir mutluluk.. Onu 8 yaşıma kadar gördüm, beraber yemek yedim. Benimle gözümün içine bakarak konuştu. Bana güven ve sorumluluk verdi. Bunları yalnız bana değil, senelerce sonra sizlerle paylaşmam için söylediğini hissediyordum. Şimdi sen artık ona değil ama fikirlerine sarılabilirsin.
Arda Vural -10- Ankara
Soru: Atatürk'ün neden bu bayramı tüm dünya çocuklarına armağan ettiğini ve bu düşüncenin nasıl doğduğunu öğrenmek istiyorum.
Cevap: Sevgili Arda, çünkü dünyanın geleceğinin bütün dünya çocuklarına bağlı olduğunu düşünüyordu. Bizim için Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşu, milletimizin bağımsızlığının doğuşuydu. Çocuklara bayram olarak kutlanacak en uygun tarih olduğunu düşündü.
Alp -8- İstanbul
Soru: Atatürk hiç evlendi mi?
Cevap: Sevgili Alp, evlendi. 1923 yılının ocak ayında Latife Hanım ile evlendi. Bir buçuk yıl kadar evli kaldılar.
Alp Özgür -13- İstanbul
Soru: Atatürk'ün evinin 1. Dünya Savaşı sonrasında işgal edilmesi onu nasıl hissettirdi?
Cevap: Sevgili Alp, Selanik 1912 yılında Balkan Savaşları sırasında Yunanlıların hakimiyeti altına girmişti. Atatürk doğduğu şehrin hasretini hep çekti.
Cevap: Sevgili Cansu, biliyor musun İzmir kurtulduğu zaman Atatürk yanında İsmet Paşa ve komutanları ile Belkahve'den İzmir'i seyrederken sevincini ifade etmek için, yanındakilere "Ne yapabiliriz? Haydi hep beraber bir şarkı söyleyelim" demiş? Atatürk şarkı söylemeyi, duygularımızı ifade edebileceğimiz bir yol olarak görürdü. Türküler, marşlar söylemeyi severdi.
Mert Morgül -8- İstanbul
Soru: Atatürk'ün yapmaktan en çok hoşlandığı spor dalı hangisidir?
Cevap: Sevgili Mert, Yazları yüzmeyi, kürek çekmeyi, kışları o zaman karlı olan Çankaya tepelerinde ata binmeyi severdi.
Zeynep Elitok -8- İstanbul
Soru: Atatürk boş zamanlarında ne yapıyordu?
Cevap: Sevgili Zeynep, Atatürk kitap okuyordu. Hep yeni bir şey öğrenmek peşindeydi.
Can -14- İstanbul
Soru: Atatürk her çocuğu sever miydi? İsmet İnönü ile hiç kırgınlık yaşamış mıydı?
Cevap: Sevgili Can, Atatürk çocukları ülkenin geleceği olarak gördüğü için, çocukların sağlıklı, bilgili, iyi eğitimli olmalarını isterdi. Babam "Biz Atatürk ile bin defa kavga ettik ama sonunda en çabuk anlaşan, barışan biz olduk" derdi.
Aleyna -14- İstanbul
Soru: En sevdiğiniz ders nedir?
Cevap: Sevgili Aleyna, Atatürk'ün en sevdiği ders matematikmiş. Beni soruyorsan benim en çok sevdiğim ders felsefe idi.
Can -14- İstanbul
Soru: Atatürk ile hiç araları bozulmuş muydu? Atatürk size hiç hangi mesleği istediğinizi sordu mu? Ne demişti?
Cevap: Sevgili Can, Babam “Biz Atatürk’le binlerce defa kavga ettik, tartıştık. Ama sonunda hep en çabuk anlaşan, barışan bizler olduk” derdi. Devlet işlerinin başında, sorumluluğu olan kişilerin her konuda aynı fikirde olmaları imkansız. Ancak güvendiğiniz arkadaşlarınızla tartışarak birbirinizi ikna ederek doğru yolu bulabilirsiniz. Onlar da bunu yaptılar, amaçları birdi. Çağdaş, aydın bir Türkiye Cumhuriyeti. Ondan hiç vazgeçmediler. Kişilik farklarına rağmen hep onları birbirine bağlı tutan bu inançtı.
Atatürk ile beraber yemek yediğim bir akşam bana "Özden, büyüyünce ne olmak istiyorsun" diye sordu. Çok heyecanlandım. "Öğretmen olmak istiyorum" diye cevap verdim. Çok hoşuna gitti. "Biz ne öğrendiysek iyi öğretmenlerimiz sayesinde öğrendik, ama daha öğrenecek çok şeyimiz var. Sizin gibi iyi öğrencilere ve öğretmenlere ihtiyacımız var" dedi.
Bade Can -14- İstanbul
Soru: Atatürk ve babanız İsmet İnönü yaşasaydı onlara ne söylemek isterdiniz?
Cevap: Sevgili Bade, onlara "Biz, bize öğrettiğiniz, sizden gördüğümüz, duyduğumuz tarzda çocuklar olarak büyüdük ve bundan büyük sorumluluk duyduk. Biliyorduk ki bunlar yalnız bizim için değil bütün çocuklar içindi. O amaçla İnönü Vakfı'nı kurduk" derdim. Sevgili Bade biliyorsun Pembe Köşk'te ve internet ortamında anılarımı sizlerle paylaşmaktan çok mutlu oluyorum.
Ozan Çelebi -13- İstanbul
Soru: Merhaba Özden Hanım. Nasılsınız? Umarım sağlığınız sıhhatiniz yerindedir. Geçtiğimiz günlerde Mehmet Ali Birand'ın 32. Gün Arşivinden Demirkırat Belgeseli'ni izlemiştim ve bir konu dikkatimi çekti. Milli Şef'imiz İsmet Paşa ve diğer siyasiler önemli kararlarını herkesten önce kızlarıyla, çocuklarıyla paylaşıyordu. Benim bu konuyla alakalı bazı sorularım olacak. Birincisi, siyasilerin bu kadar önemli hususları ilk önce çocuklarıyla paylaşmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? İkincisi, İsmet Paşa gibi bir kahramanın kızı olmak nasıl bir duygu? Özellikle 1 darbe ve 2 darbe girişimiyle geçen 60'lı yıllarda İsmet Paşa'mız çok etkindi. Kendisi, demokrasinin yaşaması ve ülkemizin felakete sürüklenmemesi için çok büyük uğraşlar verdi. Şu anda bu topraklarda halen demokrasiden bahsedebiliyorsak bu İsmet Paşa'mız sayesindedir. Son sorum, Milli Şef'imizin, İsmet Paşa'mızın kızı olarak diğer kaynaklardan ve o dönemi yaşayan diğer insanlardan farklı olarak bizimle o dönem hakkında neler paylaşabilirsiniz? Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü'nün kurduğu bu cumhuriyeti yüceltmenin biz çocukların, gençlerin en büyük görevi olduğunu biliyor, bizlere armağan edilen bu güzel bayram vesilesiyle başta bu iki kahraman olmak üzere bu günlere gelmemizde emeği geçen herkesi bir kez daha saygı ve sevgiyle anıyorum. Şimdiden çok teşekkürler Özden Hanım. Allah size uzun ömürler versin.
Cevap: Sevgili Ozan, Babam bizi hayatına dahil ederdi ama devlet ile ilgili meseleleri hiç bir zaman evde bizim önümüzde konuşmazdı.
İsmet Paşa'nın kızı olmak büyük bir mutluluk ama aynı zamanda büyük bir sorumluluktu. Yanlış yapmamak için biz kendimizi kontrol ederdik.
O yıllarda babamın her zamandan daha çok çalıştığını görürdük.
Güneş Kurtonur -10- İstanbul
Soru: Sayın Özden İnönü Toker, Benim adım Güneş. Size Atatürk hakkında sormak istediğim üç soru var. İlk sorum, Atatürk'ü nasıl tanımlarsınız? İkinci sorum, Atatürk iyimser ve sevecen miydi? Son sorum ise, sizce Atatürk olmasa ülkemizde barış ve adalet sağlanabilir miydi? Vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ederim. Sevgiler, Güneş Kurtonur.
Atatürk kendine çok güvendiği, konulara bilimsel çözümler bulabildiği için topluma yararlı olduğuna inanıyordu. Biz çocuklar sevgisini içimizde hissederdik.
O gün bu işi başaracak ondan başka kimse yoktu. Şimdi siz varsınız.
Duru Bayraktar -9- İstanbul
Soru: Atatürk'le tanışmak nasıl bir his? Ben çok heyecanlanırdım. Atatürk'ün çocuklara olan sevgisi nasıldı? Babanızın yani İsmet İnönü'nün en sevdiğiniz ve en sevmediğiniz özellikleri nelerdi? Bize hem babanız hem de Atatürk'le birlikte olan bir anınızı anlatır mısınız?
Cevap: Sevgili Duru, Atatürk ve babam benim adımı beraberce koymuşlar. Ben 8 yaşıma kadar Atatürk'ü gördüm. Onu her görüşümde çok heyecanlandırdım, onunla yakın olmak, onunla konuşmak isterdim. O da biz çocuklara çok yakın davranır, gözümüzün içine bakarak bizimle konuşur, bize hep mutlu olmamızı istediğini söylerdi.
Babam verilen ödevin zamanında yapılmasını isterdi. Ayrıca kendi de verdiği randevularda çok dakikti, bizim de öyle olmamızı isterdi. Bazen bu konularda biz çocuklar zorlanırdık. Bize gösterdiği yakınlık ve verdiğimiz kararları hoşgörü ile karşılaması benim için çok değerliydi.
Dakikikliği konusunda bir anı. Atatürk bir gün ağabeylerimin at yarışına gitmeleri için bir araba yollamış. Arabanın geleceği saat belli. Ama ağabeylerim oyuna dalıp, saati unutmuşlar. Kapıya gelen şoför beklemeye mecbur olmuş. Bunun farkına varan babam kıyameti koparmış. "Siz nasıl böyle dikkatsiz davranıp, insanları kapınızda bekletirsiniz".
Yusuf Mir Abdullahoğlu -8- İstanbul
Soru: Atatürk nasıl öldü?
Cevap: Sevgili Yusuf, Atatürk hayatı boyunca en zor şartlarda, çok çalıştığı için bedenen yorgundu. Bu yorgunluk nedeni ile karaciğerinde başlayan hastalık, bütün dikkatlere ve tedaviye rağmen engellenemedi. 10 Kasım 1938 günü İstanbul'da onu kaybettik.
Deniz Ahmet Kalfaoğlu -7- İstanbul
Soru: Atatürk çocukları neden bu kadar çok seviyordu? Atatürk çocukken ne gibi zorluklarla karşılaşmıştır?
Cevap: Sevgili Deniz, çünkü geleceğimizi çocuklarda görüyordu.
Atatürk babasını 7 yaşında kaybetmiş. O zamanlar çocuklara hiç önem verilmez, “Sen çocuksun..aklın ermez.. büyüklerin önünde konuşulmaz.. sofrada çocuklar ağızlarını açamaz.. “ denir, çocuklar büyüklerinden bir şey soramazlardı. Atatürk bu davranıştan çok sıkıldığı için hep çalışmış ve sesini duyurmuş.
Tuba -13- Şanlıurfa
Soru: Atatürk şu an yaşıyor olsaydı koronavirüs pandemi dönemi ile ilgili hasıl tedbirler alırdı?
Cevap: Sevgili Tuba, Atatürk dünyadaki bilimsel çalışmaları takip eder ve koruma tedbirlerini alırdı.
Alp Özsınmaz -9- Ankara
Soru: Atatürk ve babanız İsmet İnönü birlikte nasıl vakit geçirirlerdi?
Cevap: Sevgili Alp, Savaş ve devlet işleri gibi ciddi konular üzerinde çalışmadıkları zaman satranç veya bilardo oynayarak dinlenirlerdi.
İmge Belgin -11- İstanbul
Soru: Merhaba :) Bütün çocuklar Atatürk'ü görmek istemiştir herhalde. Ben de görmek isteyenlerden biriyim. Ama artık bu mümkün değil. Size göre Atatürk'ü görmüş olmak nasıl bir duygu? Mutlu musunuz? Şanslı mısınız?
Cevap: Sevgili İmge, mutluyum onu tanıdım, ondan çok şey öğrendim, çok sevdim. Şanslıyım çünkü size şimdi onu anlatabiliyorum.
İmge Belgin -11- İstanbul
Soru: Yeniden merhaba :) Siz büyük şeyler gördünüz ve o zamandan bu zamana çok şey değişti. Sizin aklınıza gelen Atatürk'le ilgili değişmiş şeyler var mı? Tam açıklayamamış olabilirim ama şunu anlatmak istedim; Örneğin bir zamanlar Atatürk'ün yaptırdığı ama şuan olmayan veya başkalarının eline geçmiş eser veya yapıt gibi bir şey var mı?
Cevap: Sevgili İmge, Atatürk'ün çok ilerisini görme kabiliyeti vardı. Yaptığı işler, yerleştirdiği kavramlar hep çağdaş medeniyet yolunda olduğu için, bütün zorluklara rağmen kalıcı olmaya devam ediyor.
Medine -13- Şanlıurfa
Soru: Atatürk'ün eşi var mıydı?
Cevap: Sevgili Medine, Atatürk 1923 yılının ocak ayında Latife Hanım ile evlendi. Bir buçuk yıl kadar evli kaldılar.
Leonardo -7- İstanbul
Soru: Merhaba, Atatürk'ü ne kadar kitap okumuştur? Benim de okuyabileceğim ve Atatürk'ün de okuduğu bir kitap söyler misiniz? Çok teşekkür ederim. Leonardo
Cevap: Sevgili Leonardo, Atatürk'ün okuduğu kitaplar hakkında son dönemde bir çalışma yapıldı. Bu çalışmada 3997 kitap okuduğunu bulmuşlar. Reşat Nuri Güntekin'in Çalıkuşu romanını okumuştu. Herhalde Jules Verne'nin kitapları da ilgisini çekiyordu.
Kadir -14- Şanlıurfa
Soru: 23 Nisan nasıl olmuş?
Cevap: Sevgili Kadir, bizim için Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşu, milletimizin bağımsızlığının doğuşuydu. Çocuklara verdiği değeri göstermek için ,bayram olarak kutlanacak en uygun tarih olduğunu düşündü.
Nazenin Elif -12- İstanbul
Soru: İsmet İnönü nasıl biriydi? Ne kadar iyilik yaptı? Kaç savaş kazandı?
Cevap: Sevgili Nazenin, İsmet İnönü çok iyi bir babaydı. Sorunlu görevlerde, zor işlerin başında olmasına rağmen bizimle olmaya vakit bulur, bizim zevklerimizi paylaşırdı.
Elinden geldiği kadar insanlara yardım etmeyi severdi, ama bunun duyulmasını hiç istemezdi.
1. ve 2. İnönü Savaşları'nı ve Kurtuluş Savaşı'nı kazandı. 2. Dünya Savaşı'na girmemeyi başararak da o savaşı barış ile kazanmış oldu.
Ateş -10- İstanbul
Soru: Atatürk hangi ayda doğmuştur?
Cevap: Sevgili Ateş, hangi ayda doğduğu bilinmiyor. Kendisi 19 Mayıs'ı hem kendi doğum tarihi hem de gençlik bayramı olarak kabul etmişti.
Alican -10- Şanlıurfa
Soru: Atatürk en sevdiği sanatçı kimdir?
Cevap: Sevgili Alican, Atatürk her sanat kolu ile ilgilenirdi. Cumhuriyetin kuruluşunun birinci yılında, sanatçılar arasında yarışma açıp, kazananları Avrupa'ya eğitime yollamıştı. Eğitimini bitirip dönenleri de hemen Anadolu'ya göndermiş, onlar Anadolu'yu tanısınlar, Anadolu'da sanatı öğrensin diye.
Mahmut Kaan Şahin -7- Ankara
Soru: Atatürk sizinle sohbet etti mi? Neler konuştunuz?
Cevap: Sevgili Mahmut, Atatürk babamın yakın arkadaşı olduğu için sık sık evimize gelirdi. Biz de çocuklar olarak onu kapıda karşılardık. Bizi "Nasılsınız çocuklar?" diye selamlardı. Onun sesini hiç unutamadık. Bize "Merak etmemizi, soru sormamızı, her söylenene inanmamamızı, kendi doğrularımızı bulmamızı" önerirdi." Sen öğrenmek istemezsen biz sana bir şey öğretemeyiz, sen merak edecek, soru soracaksın" derdi.
Özge Kabay -15- İzmir
Soru: 1. Atatürk şuan ki Türkiye'nin durumunu görse ne düşünürdü? 2. Atatürk'ün size söylediği ve aklınızdan çıkmayan bir cümlesi var mıdır? Varsa paylaşır mısınız?
Cevap: Sevgili Özge, Atatürk ile yemek yerken bir seferinde Ülkü ile bana, ileride ne olmak istediğimizi sormuştu. Ben ona öğretmen olmak istediğimi söyledim, çok hoşuna gitti. Biz ne öğrendiysek öğretmenlerimiz sayesinde öğrendik, ama daha çok yapacak işimiz var, onun için sizin gibi iyi öğretmenlere ihtiyacımız var demişti.
Kuzey -8- İstanbul
Soru: Siz Atatürk'ü görme ve sohbet etme şansını yakaladınız mı? Eğer cevabınız evet ise onu bize o anki duygularınızla anlatabilir misiniz?
Cevap: Sevgili Kuzey, Atatürk ile babam çok eski arkadaşlardı. Bize yemeğe gelirdi. Onunla beraber aynı sofrada oturmaktan, onu dinlemekten çok mutlu olur, heyecanlanırdım.
Nehir Alnajjar -11- İstanbul
Soru: Böyle önemli bir liderin evinize gelmesi sizi heyecanlandırdı mı? Neler hissediyordunuz geldiği zaman? Ayrıca keşke sizin yerinizde ben de olabilseydim.
Cevap: Sevgili Nehir, onun bizim evimize gelmesinden, onu yakından görmekten gurur duyardım. Onunla konuşmak bana çalışma, başarılı olma ona benzeme hevesi verirdi.
Alp Sidar -11- İstanbul
Soru: Atatürk şu an yaşasaydı ülkemiz nasıl olurdu?
Cevap: Sevgili Alp, keşke yaşasaydı, o zaman görürdük.
Deniz Çakıroğlu -10- İstanbul
Soru: Atatürk ile ilgili en komik anınızı anlatabilir misiniz? Sizle tanışmayı çok isterim.
Cevap: Sevgili Deniz, Ülkü'nün doğum gününde beni Çankaya Köşk'üne çağırmışlardı. Ben de büyük heyecanla gittim. Atatürk yanımıza gelip benimle ilgilendi. "Baban nasıl? Müzik dersine devam ediyor mu? Bana ne zaman konser verecek? İngilizce hangi kitapları okuyor?" diye takıldı. Bana büyük bir kutu içinde güzel bir bebek hediye etmişti.
Muhammed -13- Şanlıurfa
Soru: Daha önce Atatürk'le konuşma imkanız oldu mu?
Cevap: Sevgili Muhammed, Atatürk ile babam çok eski arkadaşlardı. Bize yemeğe gelirdi. Onunla beraber aynı sofrada oturmaktan, onu dinlemekten çok mutlu olur, heyecanlanırdım.
Rojda Gökay -14- Şanlıurfa
Soru: Atatürk sizin açınızdan nasıl bir kişiliğe sahipti?
Cevap: Sevgili Rojda, kendine güveni, cesareti, kararlılığı olan bir insandı. Onun için öğrenmenin yaşı yoktu. Çağdaş medeniyet yolunda insanları peşine takabilen, güven uyandıran bir önderdi.
Rojda Gökay -14- Şanlıurfa
Soru: Atatürk'ü tekrar görmek ister miydiniz?
Cevap: Sevgili Rojda, ne yazık ki buna imkan yok. Ama ben hep bana söylediklerini, onunla yaşadıklarımı hatırlayıp, sizlerle paylaşmak istiyorum.
Efe Erişik -11- İstanbul
Soru: İsmet İnönü'nün çocuğu olmak nasıl bir duygu?
Cevap: Sevgili Efe, büyük gurur ve sorumluluk veren bir duygu. Dikkat çektiğimiz için yanlış bir harekette bulunmamaya gayret ederdik.
İrem Avlar -10- İstanbul
Soru: Benim sorum şu ki Atatürk her zaman televizyonlarda veya kitaplarda hep en iyi gözükmüş. Peki gerçek kişiliği de hatasız ve mükemmel miydi? Yani biraz sert ve hırslı biri miydi?
Cevap: Sevgili İrem, Atatürk bize karşı sevecen ve anlayışlı davranırdı. Değer verdiği konularda, bizlerin vatanımıza bağlı, çalışkan ve başarılı olmamız konusunda hırslıydı.
Berra Tarkan -11- İstanbul
Soru: Atatürk'ü tek kelimeyle anlatmanız gerekseydi ne söylerdiniz?
Cevap: Sevgili Berra, güçlü bir önder ve kahramandı.
Duru Arıkan -11- İstanbul
Soru: Merhaba benim sorum o zamanki “TÜRKİYE” ile şimdiki değişiklikler nelerdir?
Cevap: Sevgili Duru, o zamanlar Cumhuriyetin ilk kuruluş yıllarıydı. Büyük heyecan ile büyük işler başarıldı. Şimdi ise teknolojik alanda büyük gelişmeler var.
Defne Erli -11- İstanbul
Soru: Babanız ile Atatürk'ün arkadaşlığı nasıldı?
Cevap: Sevgili Defne, Atatürk ile babam askerken tanışmışlar. Kurtuluş Savaşında, cumhuriyetin kuruluşunda aynı amaç için yan yana çalışmışlar. Aralarında 3 yaş fark var. Seneler boyunca Atatürk ile babam arasında bir ağabey, kardeş yakınlığı doğmuş. Atatürk ailemize, bizlere çok ilgi gösterirdi.
Beren Sözen -7- İstanbul
Soru: Atatürk neden çocukları çok severmiş? ATATÜRK neden asker olmak istemiş? Atatürk kaç yaşında askerliğe başlamış?
Cevap: Sevgili Beren, Atatürk geleceği çocuklarda görürdü. O dönemin şartlarında, vatanına en iyi asker olarak hizmet edeceğini düşünmüş. Harp akademisini 24 yaşında bitirmiş.
Sade -8- Şanlıurfa
Soru: Atatürk’ü tanımak nasıl bir duygu?
Cevap: Sevgili Sade, büyük bir mutluluk. Ona benzemek arzusu, büyük bir heyecan.
Ekin -9- Muğla
Soru: Atatürk'ü görüp onunla konuşmak nasıl bir his? Bunu bilmek istiyorum.
Cevap: Sevgili Ekin, Büyük bir mutluluk. Ona benzemek arzusu, büyük bir heyecan.
Eva -9- Ankara
Soru: Atatürk ne zaman doğdu?
Cevap: Sevgili Eva, Atatürk 1881 yılında Selanik'te doğdu.
Eva -9- Ankara
Soru: Atatürk neden 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuklar Günü ilan etti?
Cevap: Sevgili Eva, Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşu, milletimizin bağımsızlığının doğuşuydu. Çocuklara verdiği değeri göstermek için, bayram olarak kutlanacak en uygun tarih olduğunu düşündü.
Efe Ugan -8- Muğla
Soru: Atatürk'ün zamanında bilgisayarlar her evde var mıydı?
Cevap: Sevgili Efe, o zamanlar daha bilgisayarlar keşfedilmemişti.
Eliz -8- Muğla
Soru: İlk Atatürk'ü gördüğünüzde nasıl hisettiniz ve ilk Atatürk'e ne dediniz? Atatürk sizi nasıl karşıladı?
Cevap: Sevgili Eliz, Atatürk babam ile çok yakın arkadaştı. Ben doğduğum zaman adımı beraberce koymuşlar. Onun için ilk gördüğüm zamanı, ne hissettiğimi hatırlamıyorum. Hatırladığım ilk beraberliğim, ağabeylerimin sünnet düğününde, ben 4 yaşındayken.
Dide -11- İstanbul
Soru: Atatürk'ün en mutlu olup en kızgın olduğu olay nedir? Atatürk'ün ailesinden yada arkadaşlarından en sevdiği kişi kimdi? Atatürk bu kadar savaşa girdi ve kazandı, hiç yorulmamış mıydı? Atatürk savaşlardan gelince ilk yaptığı şey ne olurdu? Atatürk'ün en sevdiği silah arkadaşları kimlerdi?
Cevap: Sevgili Dide, Çocuklarla beraber 23 Nisan'ı kutlamayı severdi. Halkevi'nde balolar yapılırdı. Ben küçüktüm beni götürmezlerdi ama ağabeylerim giderdi. Orada beraber çekilmiş fotoğrafları var. Cumhuriyet devrimlerine aykırı davranışlar onu kızdırırdı.
Annesini ve kızkardeşini çok severdi. Vatanı için çalışırken, onun için yorulmak yoktu, başarıncaya kadar dayanmak lazımdı. Bir savaş bitince, başka türlü savaşlar başlardı, eğitim, hukuk gibi. Onları düşünmeye başlardı. Benim bildiğim en sevdiği arkadaşı babamdı.
Bade Kobanbay -9- Muğla
Soru: Çocuklara olan ilgisi nasıldı?
Cevap: Sevgili Bade, Çok sevecen ve yakındı. Çocuklara "Siz öğrenmek istemezseniz biz size hiç bir şey öğretemeyiz. Kendinize güvenin, merak edin, araştırın, soru sorun. Her söylenene inanmayın, kendi doğrunuzu bulun" derdi. Başarılarımızdan çok mutlu olurdu.
Defne Kalaycı -11- İstanbul
Soru: Atatürk çoçuklara sevgisini nasıl gösterirdi?
Cevap: Sevgili Defne, ilgisi, davranışı ile. Bize büyük insan gibi davranırdı. Mavi gözleri ile bizim gözlerimizin içine bakarak, kendimize güvenmemizi, merak ettiklerimizi ona sormamızı isterdi. Onun için en önemli şey, bizim mutlu olmamızdı.
Rüzgar Altunışık -15- Ordu
Soru: İsmet Paşa'nın nasıl bir baba olduğunu anlatır mısınız?
Cevap: Sevgili Rüzgar, Babam çocukları ile çok ilgili bir babaydı. Bütün zor işleri arasında bana ve iki ağabeyime ayıracak vakti olurdu. Derslerimizle ilgilenir, bizi konserlere, tiyatroya götürürdü. Beraber ata biner, yüzerdik. Kitap okurduk. Her gece yatmadan önce, büyükannemin odasına gider elini öper, sonra üstümüzü örterdi.
Mira İz Kavame -10- Muğla
Soru: Merhabalar, Atatürk'ü tanıdığınızı duyunca size en çok hangi sorular soruluyor? Bir de Atatürk'ün kadınlara ve insanlara yaklaşımı nedir? Adaletli miydi? Eşit davranıyor muydu?
Cevap: Sevgili Mira, sorulan soruları bu sayfadan okuyabilirsin. Atatürk bir toplumun erkekleri eğitilir, kadınları eğitilmezse o toplumun başarılı olmasını imkansız görürdü. Hele çocuk yetiştirecek olan annelerin eğitimsiz kalmalarını hiç istemezdi. Cumhuriyet kurulur kurulmaz kadınların, erkeklerle eşit haklara sahip olmaları için kanunlar çıkarttı. Her alanda başarılı kadınlar yetişti.
İpek -11- İstanbul
Soru: Hatırladığınız Atatürk nasıl biriydi?
Cevap: Sevgili İpek, Atatürk çok akıllı biriydi. Verdiği kararları duyguları ile değil aklı ile verirdi. Bilime inanırdı, her konuyu araştırır, üzerinde çalışırdı. Amacı biz çocukların mutlu yaşayacağımız çağdaş bir Türkiye kurmaktı.
Ayşe -11- Muğla
Soru: Atatürk'ün son sozu neydi?
Cevap: Sevgili Ayşe, Atatürk son nefesine kadar milletini, vatanını düşündü. Aklında hep sizler, Türk gençliği vardı. Size güveniyordu, onun eserlerine sahip çıkacağınızı biliyordu. Huzur içinde gözlerini kapadı.
Görkem Arasoğlu -10- İstanbul
Soru: TBMM kurulduğunda halk bu olayı nasıl karşıladı ve nasıl bir kutlama yapıldı? Bunun ile ilgili İsmet İnönü’nün paylaştığı bir anı varsa anlatabilir misiniz?
Cevap: Sevgili Görkem, Millet meclisinin kurulması, devlet idaresinin milletin eline geçmesiydi. Onun için bu kararı büyük bir mutluluk ile karşıladılar.
Babam'ın 23 Nisan 1922 günü ile ilgili bir anısı var. Kurtuluş savaşı devam ediyor. Babam batı cephesi komutanı. Arkadaşları ile Ankara'ya gitmiş. Millet Meclisi'nde Atatürk'ü tebrik etmişler. Bayramı kutlamaya gelmiş olan okul çocukları, vatansever konuşmalar yapmış. Hep beraber marşlar söylemişler, sevinçlerini paylaşmışlar. Akşam da Ankara'nın yollarında, üzerinde süslü okul çocuklarının olduğu, bayraklarla donanmış fener alayı ile dolaşmışlar. Babam da geç vakit görevinin başına dönmüş.
Atamer -13- İstanbul
Soru: Sizce eskiden uygulanan eğitim sistemi günümüzde uygulanan eğitim sisteminden, genel kültür bakımından, daha mı kapsamlıydı?
Cevap: Sevgili Atamer, Babam, ortaokul diplomasını saklamış. Onda gördüğümüz, o dönem askeri okullarda matematik, mantık, edebiyat, tarih yanında Arapça, Farsça, Türkçe ve Fransızca da okutuluyor. Hatta Fransızca güzel yazı yazma ve resim dersi var. Günümüzde ise internet sayesinde çocuklar bütün merak ettiklerini öğrenebiliyorlar.
Ece -9- Muğla
Soru: Merhaba, Ben Atatürk' ün en yakın arkadaşını çok merak ediyorum.
Cevap: Sevgili Ece, benim bildiğim en yakın arkadaşı babamdı. İkisinin karakterleri farklıydı ama birbirlerine çok güvenir, amaçları uğruna beraber çalışır, başarılı olurlardı. Birbirlerini tamamlarlardı.
Emir Özsavran -10- Muğla
Soru: Atatürk size nasıl davranıyordu? Teşekkür ederim.
Cevap: Sevgili Emir, Atatürk babamın çok yakın arkadaşıydı. Ben doğduğum zaman adımı babam ile beraber koymuşlar. Ülkü benden 2 yaş küçüktü. Atatürk bizim evimize geldiği zaman bazen Ülkü'yü de getirirdi. O nedenle ben ağabeylerimden daha çok onunla beraber oldum. Bizim Ülkü ile onunla aynı sofrada yemek yememizi isterdi. Bana çok sevecen ve sıcak davranırdı.
Elvan Geyik -14- Şanlıurfa
Soru: En son Atatürk'ü kaç yaşında gördünüz? Atatürk'ün gözleri hangi renkti? Atatürk'ü gördüğünüzde çocukları var mıydı, çocuklarını gördünüz mü?
Cevap: Sevgili Elvan, en son 8 yaşımda gördüm. Çankaya Köşk'üne Ülkü ile oynamaya gitmiştim. Orada Atatürk bizim yanımıza geldi ve benimle ilgilendi. Atatürk'ün çok güzel mavi gözleri vardı. Atatürk babamın yakın arkadaşıydı. Bizim evimize gelirken bazen Ülkü'yü de getirirdi. Biz onunla yukarı çıkar, bebeklerimle oynardık.
Elanur -8- İzmit
Soru: Atatürk’le aynı yemek masasında neler üzerine konuşurdunuz?
Cevap: Sevgili Elanur, Atatürk, Ülkü ile beraber geldiği zaman bizim de onlarla aynı sofrada yemek yememizi isterdi. Çalışma arkadaşları ile devlet işlerini konuşurlar, arada ortak anılarını hatırlarlar, sohbet ederlerdi. Atatürk bizi de unutmaz, bizimle de konuşurdu. Bir seferinde bize büyüyünce ne olmak istiyorsunuz diye sordu. Ben öğretmen olmak istediğimi söyledim, çok hoşuna gitti. "Biz ne yaptıysak hep iyi öğretmenlerimiz sayesinde yaptık, daha yapacak çok işimiz var. Sizin gibi iyi öğrencilere ve iyi öğretmenlere ihtiyacımız var" dedi. Ülkü de balerin olmak istediğini söyledi. Atatürk "O nasıl şey? Göster bakalım" dedi. Ülkü de iskemlenin üzerine çıkıp, etrafında şöyle bir döndü. Herkes alkışladı.
Güneş Güner -8- Muğla
Soru: Atatürk sanata ve sanatçıya çok önem verirdi. Kendisi resim çizer miydi?
Cevap: Sevgili Güneş, haklısın. Atatürk cumhuriyeti kurar kurmaz sanata kabiliyetli çocukları iyi eğitim görmeleri için, yarışmalar açarak, kazananları yurt dışına okumaya göndermiş. Atatürk okuduğu askeri okullarda resim dersleri almış.
Güneş Güner -8- Muğla
Soru: Atatürk'ün kişisel olarak yapmayı çok isteyip yapamadığı bir isteği var mıydı?
Cevap: Sevgili Güneş, bir aile kurmak istemiş, denemiş ama olmamış.
Güneş Güner -8- Muğla
Soru: Atatürk'ün şu an bize bir mesajı olsa sizce ne derdi?
Eymen Akkartal -7- Muğla
Soru: Mustafa Kemal Atatürk yaşasaydı eğer, bugünün gençleriyle ve yarının büyükleri bizlerle ve bugünkü Türkiye ile, şimdi ve bu koşullarda, gurur duyar mıydı gerçekten?
Cevap: Sevgili Eymen, çocukların ülkenin geleceği olduğunu bildiği için, onlara iyi eğitim verilmesini isterdi. Onlardan çalışarak, hayallerini gerçekleştirmelerini beklerdi. Sizin gibi çocuklarla gurur duyardı.
Pelin -13- Şanlıurfa
Soru: Merhaba, nasılsınız? Size üç sorum vardı. Ve siz de merak etiginiz soruları sorun demiştiniz ve soruyorum. Atatürk neden tarih alanında çalışmalar yapmıştır? Atatürk ve İsmet Amca ile savaşırken neler hissetmiştir? İnşallah sorularımı seçer ve yayınlarsanız. Çok teşekkürler. Görüşmek üzere. Sizi çok seviyorum bby
Cevap: Sevgili Pelin, Atatürk tarih biliminin bize yol göstereceğine inanırdı. Geçmişimizle gurur duyacağız, doğru olanlara sahip çıkacağız ama yanlışları hiç bir zaman tekrar etmeyeceğiz.
Vatanlarını düşman işgalinden kurtarma ve çağdaş bir Türkiye Cumhuriyeti kurma azmini içlerinde hissetmişler. Sevgili Pelin teşekkür ederim, gözlerinden öperim.
Kadir Eymen Durukan -8- Muğla
Soru: Atatürk nasıl korkmadan savaştı?
Cevap: Sevgili Kadir, çünkü yaptığı işin doğru olduğuna inanıyordu. Vatanını düşmandan kurtaracak, yeni bir Türkiye kuracaktı. Bunu ancak cesaretle, yılmadan yapabilirdi.
Zeynep Duru Subaşı -12- İstanbul
Soru: Şu an hala Atatürk yaşasaydı ona ne söylemek isterdiniz?
Cevap: Sevgili Zeynep, onu her geçen gün daha çok sevdiğimi söylemek isterdim. Onun bana söylediklerinin değeri daha iyi anlıyor ve siz çocuklarla paylaşmaya çalışıyorum.
Ali Çiftçi -10- Muğla
Soru: Merhabalar, ben Atatürk'ün yanında çalışan insanlara nasıl davrandığını çok merak ediyorum. Sonuçta ülkeyi o kurdu. Acaba bana anlatabilir misiniz? Teşekkür ederim.
Cevap: Sevgili Ali, beraber çalıştığı insanlara çok dikkatli davranırdı. Onunla beraber aynı sofrada yemek yediğim zaman, arkadaşlarının sözlerine, bilgilerine, tecrübelerine değer verdiğini gördüm. Onların özel hayatları ile ilgilenir, sevinçlerini, üzüntülerini paylaşırdı. Karşısındakini çok dikkatli, sonuna kadar dinlerdi.
Derin Özel -10- Muğla
Soru: Merhaba, Atatürkün burcu neydi biliyor musunuz ?
Cevap: Sevgili Derin, tam doğum gününü bilmediğimiz için burcunu da bilemiyoruz.
Yilmaz Dinç -10- Muğla
Soru: Merhaba, ben Atatürk'ün nasıl bu kadar zeki ve çevik olduğunu merak ediyorum. Teşekkürler
Cevap: Sevgili Yılmaz, Atatürk akıllı bir çocukmuş. Küçük yaştan itibaren sorumluluk hissetmiş. İyi yetişmek için çok çalışmış, okumuş. Kendi doğrularını bulmuş. Hareketli bir yaşantısı olmuş. Görünüşüne hep dikkat etmiş.
Fatma Ecem -14- Muğla
Soru: Babanızın bu ülke için en çok yapmak istediği neydi?
Cevap: Sevgili Fatma, babam, insanların eşit kabul edildiği, büyüklerin iş güç sahibi olduğu, gençlere bilimsel, çağdaş bir eğitimin verildiği, çocukların mutlu olduğu, sınırlarımız içinde kendi kendine yeten, bağımsız bir ülke olmamızı sağlamak isterdi.
Yağmur -9- Muğla
Soru: Atatürk kaç yaşında?
Cevap: Sevgili Yağmur, Atatürk 1881 yılında doğdu. Onu 1938 yılında 57 yaşında kaybettik.
Can Özkar -12- İstanbul
Soru: Atatürk çocuklarla oyun oynar mıydı? Neler yapardı? En çok hangi oyunu oynardı?
Cevap: Sevgili Can, Ülkü ile beraber top oynadığını, salıncakta sallandığını biliyoruz. Bizim eve geldiği zaman Ülkü ile benim açık havada oynamamızı, tabiat ile çiçekler ile ilgilenmemizi isterdi. Atatürk babam ile bilardo ve satranç oynamayı severdi.
Kaya Sayın -8- Muğla
Soru: Atatürk neden asker olmayı tercih etti?
Cevap: Sevgili Kaya, Atatürk çocuk aklı ile o dönemki okulların en iyisinin askeri okul olduğunu görmüştü. Tehlikede olan vatanını ancak kahraman askerlerin kurtaracağını düşünüyordu.
Mira -8- Muğla
Soru: 1. Atatürk’ü gördüğünüz de kaç yaşındaydınız? 2. Atatürk’ü gördüğünüzde büyülenmiş miydiniz? 3. Sizde onu özlüyor musunuz?
Cevap: Sevgili Mira, Atatürk ile babam çok yakın arkadaştı. Benim adımı babam ile beraberce koymuşlar. O beni bebekken görmüş. Ben onu aklım erdikten sonra gördüğümde çok heyecanlanmış, onun etkisi altında kalmıştım. 8 yaşıma kadar onunla defalarca beraber olduk. Sesini hiç unutamadım. Gür, insanın içine işleyen bir sesti. Gözlerimizin içine bakarak konuşurdu. Onu çok özlüyorum.
Evin -12- Van
Soru: 23 Nisan'ı en iyi şekilde kutlayan il hangisi ?
Cevap: Sevgili Evin, her il kendine göre en iyisini yapmaya çalışıyor. En çok gençlerin söz sahibi olduğu, şarkıları, dansları, mutlulukları ile katıldıkları kutlamalar benim için en değerlisidir.
Ceren -14- İzmir
Soru: Atatürk benim her zaman yönderim ve yolunda ilerlediğim kişi olarak kalacak.
Atam'ı unutturmamak için elimden ne geliyorsa yapacağım. Ve rica etsem bana Atatürk ile alakalı olan güzel ve anlamlı şiir veya roman fark etmeksizin kitap önerebilir misiniz?
Ömer Mete ÇELİK -11- İstanbul
Soru: İsmet İNÖNÜ (babanız) size hiç cephede ne yaptğını anlatı mı?
Cevap: Sevgili Ömer, babam savaşta yaptıklarını pek bize anlatmazdı. Bize daha çok ileride yapmak istediklerinden söz ederdi. Ama arkadaşları ile beraber eski anılarını paylaşırken, o günlerin ne kadar zor olduğunu ama vatanlarını kurtarmak için her engeli aşmaya kararlı olduklarını anlattığını duymuştum.
Umut -8- Ankara
Soru: Köşke geldiği zaman Atatürk'ün en çok hangi davranışını beğenirdiniz?
Cevap: Sevgili Umut, Bana gösterdiği sevgisi ve yakınlığı beni çok etkilerdi. Benimle konuşurken gözlerime bakışını ve sesini hiç unutamadım.
Ayşe -6- İzmir
Soru: Atatürk’ün en sevdiği yemek nedir? Neden Ankara başkent oldu?
Cevap: Sevgili Ayşe, ben Atatürk ile aynı sofrada yemek yedim. Hiç yemek seçmezdi. Önüne aldığı yemeği sonuna kadar bitirirdi. Ama kuru fasulye ile pilavın önceliği vardı. Tarhana çorbasını da severdi. Annem evde kendi yaptığı tarhananın bir kısmını hep Atatürk’e yollardı. Enginar sevdiğini de biliyorum. Annem, Atatürk’ün son günlerinde ona enginar yollamayı istemişti. Ankara’nın konumu ve halkının Cumhuriyetin kurulması için verdiği büyük destekten dolayı 13 Ekim 1923 tarihinde İsmet Paşa’nın meclise verdiği dilekçe ile Ankara başkent olmuş.
Leyla Ada -10- İstanbul
Soru: Atatürk niye bir kız çocuk şeçti? Atatürk şü anki dünyayı görseydi ne düşünürdü? Yazım yanlışı yaptıysam özür dilerim.
Cevap: Sevgili Leyla, o dönemlerde kız çocuklarına çok önem verilmiyordu. Atatürk bunu yanlış görüyor, aksini göstermek istiyordu.
Teknolojideki gelişmelerden, yeni buluşlardan çok etkilenirdi. Türkiye'deki çocukların da bu konularda başarılı olmalarını, dünyaya seslerini duyurmalarını isterdi.