Lozan Karikatürleri

Lozan Karikatürleri

Lozan Barış Konferansı karikatürlerinin çizerlerinden Alois Derso 1888 yılında, Emery Kelen ise 1896 yılında Macaristan’da doğdu. Her ikisi de Macar Yahudisi olan sanatçılar, ülkelerinden ayrılarak gittikleri İsviçre’nin Cenevre kentinde tanıştılar.

O tarihlerde Milletler Cemiyeti müzakereleri sırasında kamera kullanımı yasak olduğu için, basın kuruluşlarının karikatürist ve ressamlara ihtiyacı vardı. Alois Derso ve Emery Kelen karikatürlerini “Derso ve Kelen” imzası ile yayınlamaya karar verdiler.

İlk uluslararası konferansları olan Lozan Barış Konferansı sonrasında “Guignol Lozan’da” adıyla 25 renkli levha içeren bir albüm yayınladılar. Bu albümün tıpkıbasımı, 1993 yılında İnönü Vakfı tarafından “Karikatürcü Gözüyle Lozan Müzakeresi Albümü” başlığıyla Türkçe olarak yayınlandı.

Daha sonra Milletler Cemiyeti’nin bütün oturumlarını takip eden ikili, farklı uluslararası toplantı ve konferansların karikatür albümlerini hazırladılar. Ayrıca farklı gazete ve dergilerde de çizimleri yayımlandı.

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Birleşmiş Milletler’in kurulmasıyla sonuçlanan, San Francisco’da düzenlenen konferans sonrasında çıkardıkları “Birleşmiş Milletler Eskiz Defteri” isimli kitap, bu ikilinin son ortak yayını oldu.

BM’de danışmanlık, yönetmenlik ve yapımcılık gibi görevlerde bulunan Alois Derso, 1964 yılında New York’ta hayatını kaybetti.

Biyografi, anı kitapları ve siyasi çalışmalar dışında çocuklar için resimli kitaplar yayınlayan Emery Kelen, 1978 yılında Viyana’da hayatını kaybetti.

[ultimate_modal btn_size=”md” btn_bg_color=”#000000″ btn_text=”Açıklama” overlay_bg_opacity=”80″ img_size=”40″ btn_txt_color=”#ffffff”]Lozan’daki, Türkiye ve İngiltere temsilcilerinin yüzlerindeki gülümsemeye bakmayın!.. Lozan Konferansı’nın birinci döneminde en fazla karşı karşıya gelen iki temsilci Lord Curzon ile İsmet Paşa idi. Lord Curzon’un karısına yazmış olduğu mektupta belirttiği gibi, İsmet Paşa onun sinirlerini bozuyordu. Lord Curzon’un; “Memleketiniz haraptır. İmar etmeyecek misiniz? Bunun için paraya ihtiyacınız olacaktır. Parayı nereden bulacaksınız? Para bugün dünyada bir bende var bir de bu yanımdakinde.” şeklindeki sözüne İsmet Paşa;  Şimdi meseleleri halledelim, para istemek için gelirsem o zaman gösterirsiniz”” diye cevap vermişti. İsmet Paşa fazla bir şey istemiyordu aslında!.. O, eşit diplomasi, toprak bütünlüğü ve tam bağımsızlık istiyordu. Bu istekler de bir konfor değil, var olmak için zorunluluktu.[/ultimate_modal]
[ultimate_modal btn_size=”md” btn_bg_color=”#000000″ btn_text=”Açıklama” overlay_bg_opacity=”80″ img_size=”40″]İsmet Paşa başkanlığındaki Türk temsilciler heyetinin kararlı ve azimli tutumu,  Lozan’a gelen diğer devletlerin temsilcilerini şaşırtmıştı. En sonda resmedilen Rıza Nur Bey’den, en öndeki İsmet Paşa’ya kadar bütün heyet, Türk tezlerini savunmak ve kabul ettirmek için yoğun bir çaba içerisine girmişti.  Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara’dan verdiği destekle oturumlara giriyor ve Türk tezlerini savunuyorlardı. Özellikle konferansın 2-3 hafta içerisinde tamamlanacağını düşünen Lord Curzon büyük bir yanılgı içerisindeydi. Türkler bu kez masa başında kaybetmeyi hiç düşünmüyorlardı. Lord Curzon ve Batı’nın öteki temsilcileri hayal kırıklığı yaşayacaklardı.[/ultimate_modal]
[ultimate_modal btn_size=”md” btn_bg_color=”#000000″ btn_text=”Açıklama” overlay_bg_opacity=”80″ img_size=”40″ btn_txt_color=”#ffffff”]Fransa’nın iki temsilcisi Barrere ve Bompard’ın tartıştıkları konu neydi acaba? Türk tarafının başta kapitülasyonlar ve Osmanlı borçları olmak üzere,  tüm ekonomik ve mali konulardaki tavizsiz ve kararlı tutumunu mu konuşuyorlardı? Türkler, mağrur Fransa’yı yoruyordu. Sadece Fransızlar değil, öteki devletlerin temsilcileri de Türk heyetinin oturumlardaki davranışından rahatsız oluyordu. Ama artık karşılarında Osmanlı hariciyesi yoktu!.. Türklerin son iki yüz yıldaki geri çekilmeleri artık son bulmuştu. Lozan’daki görüşmelere bakarak bağımsız ve egemen bir Türk devletinin varlığına alışmaları gerekiyordu.[/ultimate_modal]
[ultimate_modal btn_size=”md” btn_bg_color=”#000000″ btn_text=”Açıklama” overlay_bg_opacity=”80″ img_size=”40″]31 Ekim 1922’de iktidara gelen Faşist Diktatör Mussolini için Lozan Konferansı, uluslararası alandaki ilk gövde gösterisi oldu. Birinci Dünya Savaşı sonrasında tatmin edilmemiş olan İtalya için, Konferans neredeyse son fırsattı. Bu nedenle Benito Mussolini, konferansın açılışı için Lozan’a geldi. Mussolini, tipik bir diktatör edasıyla İtalyan temsilci Marki Garroni’ye tepeden bakarak talimat veriyor. Ama İsmet Paşa ve Türk Heyeti, Mussolini’nin varlığından hiç de olumsuz etkilenmeyecekti. Mussolini de bunun farkına varacak ve İsmet Paşa ile özel olarak ilgilenecekti ama beklediği ilgiyi göremeyecekti!..[/ultimate_modal]
[ultimate_modal btn_size=”md” btn_bg_color=”#000000″ btn_text=”Açıklama” overlay_bg_opacity=”80″ img_size=”40″ btn_txt_color=”#ffffff”]Milli Mücadele yıllarında Türk-Sovyet ilişkilerinin gelişmesi, barış görüşmelerine de yansımıştı. Sovyet Rusya, Boğazlarla ilgili görüşmelere katılması için Lozan’a Dışişleri Bakanı Çiçerin başkanlığında bir heyet göndermişti. Çiçerin, başta İngiltere olmak üzere, İtilaf Devletleri’nin Boğazlarla ilgili tezlerine karşı çıkıyordu. Karikatürde Çiçerin, Batılı temsilcilere Türk Boğazları ile ilgili Sovyet tezlerini açıklıyor. Belli ki Türk Boğazları sadece Türkleri değil, Batılı ve Doğulu tüm devletleri ilgilendiriyordu. Bugün de aynı durumu geçerli değil mi?[/ultimate_modal]
[ultimate_modal btn_size=”md” btn_bg_color=”#000000″ btn_text=”Açıklama” overlay_bg_opacity=”80″ img_size=”40″]Lozan Konferansı’nın her aşaması, karşılıklı güç gösterisi halinde gerçekleşmişti. Tıpkı bir boks müsabakası gibi!..  İsmet Paşa,  Dr. Rıza Nur Bey’i müsabakaya hazırlarken, Yunanistan temsilcisi Venizelos’un İtalyan Montagna tarafından desteklenmesi hiç de şaşırtıcı değildi. Çünkü Yunanistan, her zaman olduğu gibi, kendi gücüne değil, Batılı devletlerin vereceği desteğe güveniyordu. Türk heyetinin arkasında kimse yokken, Batılı devletlerin temsilcileri Lozan’da da Venizelos’un yanında yer alıyordu. Barış görüşmelerinin başından sonuna kadar bir tarafta Türkiye, diğer tarafta öteki devletler vardı. Türk tarafı için Lozan’da tek kalmak bir yalnızlık değildi. Çünkü  bu heyetin arkasında zafer kazanmış bir ulus vardı!..[/ultimate_modal]
[ultimate_modal btn_size=”md” btn_bg_color=”#000000″ btn_text=”Açıklama” overlay_bg_opacity=”80″ img_size=”40″ btn_txt_color=”#ffffff”]Lozan Konferansı, Birinci Dünya Savaşı’nın galip devletleriyle Kurtuluş Savaşı’ndan zaferle çıkan Türkiye’nin masadaki mücadelesi idi. İsmet Paşa,  Mudanya’dan geldiğini söylerken, İtilaf devletleri temsilcileri Mondros Mütarekesi’ne uygun bir barış istiyordu. Sadece Türkiye’yi değil, tüm Yakın Doğu’yu ilgilendiren kararlar alınacağı aşikârdı. Bu yüzden konferansı resmi adı “Yakın Doğu İşleriyle İlgili Lozan Konferansı idi.” Yeni Türk devletinin genç diplomatları yüzlerce yıllık sorunları çözeceklerdi. Sert tartışmaların yaşandığı görüşmelerin birinci döneminde, hemen hiçbir konuda uzlaşma sağlanamamış ve heyetler için ülkelerine dönüş yolu gözükmüştü.[/ultimate_modal]
[ultimate_modal btn_size=”md” btn_bg_color=”#000000″ btn_text=”Açıklama” overlay_bg_opacity=”80″ img_size=”40″]Boğazlarla ilgili oturumlara katılmak için Lozan’a gelen Sovyet Rusya Heyeti, böylesi önemli bir uluslararası konferansa davet edildiği için memnundu.  Karadeniz’de kıyısı olan bir ülke olarak kendi güvenliklerini de ilgilendiren Boğazlar üzerinde söz sahibi olmak istiyorlardı. Bu aynı zamanda Rusya’daki yeni rejimi dünyaya tanıtmak demekti. Sovyet temsilciler mutluydu ama bu mutluluk uzun sürmeyecekti. Yaptıkları kutlamanın resmedildiği karikatürde en sağda yer alan Worowski, ikinci dönem görüşmeler sırasında Çarlık yanlısı biri tarafından öldürüleceğini elbette o günlerde bilmiyordu!.. Lozan’ın bir hüznü olacaktı Worowski’nin öldürülmesi!..[/ultimate_modal]
[ultimate_modal btn_size=”md” btn_bg_color=”#000000″ btn_text=”Açıklama” overlay_bg_opacity=”80″ img_size=”40″ btn_txt_color=”#ffffff”]Lozan Konferansı, başından sonuna kadar tüm dünyanın ilgi odağı olmuştu. Dünyanın pek çok ülkesinden basın mensubu Lozan’a gelmişti. Çok sayıda basın mensubu gelişmeleri gün gün ülkelerine aktarıyordu. Ama görüşmeler sadece resmi oturumlardan ibaret değildi. Mesai sonrası hemen her akşam eğlence vardı. Temsilciler ve gazeteciler, yoğun geçen oturumlar sonrasında akşamları yorgunluk atıyorlardı. Bu arada resmi düzlemde olmasa da görüşmeler devam ediyordu bu eğlence sırasında!..  Geceleri geç vakitlerde sözler alınıyor,  sözler veriliyordu. Ama ertesi gün bu sözler pek de yerine getirilmiyordu!..[/ultimate_modal]
[ultimate_modal btn_size=”md” btn_bg_color=”#000000″ btn_text=”Açıklama” overlay_bg_opacity=”80″ img_size=”40″ btn_txt_color=”#ffffff”]20 Kasım 1922’de başlayan Lozan Konferansı’nın birinci dönemi, 4 Şubat 1923’te başarısızlıkla sonuçlandı. Bu sonuç dünya için bu büyük bir hayal kırıklığıydı. Birinci Dünya Savaşı’nın gerçek anlamda sona ermesi için insanlar biraz daha beklemek zorunda kalacaklardı. Bu geçici bir kapanıştı. Bütün temsilciler ülkelerine döndüler. Her ülke dönüş için başka araç kullanıyordu. Türk heyetinin dönüş için fil kullanmasının karikatürize edilmesi ve en önde resmedilmesi, ilginç bir görüntü oluşturdu. Belli ki Türkler artık figüran değildi!.. 23 Nisan 1923’te başlayacak olan ikinci dönem görüşmelerinde Batılı devlet temsilcileri Türk tarafının isteklerine daha fazla itibar etmek zorunda olacaklardı.

VE MUTLU SON 24 TEMMUZ 1923’TE İMZA!..[/ultimate_modal]

Karikatür açıklamaları Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Temuçin Faik Ertan tarafından yazılmıştır. Kendisine çok teşekkür ediyoruz.
Right Menu IconEN