Tanin süresiz kapatıldı
İttihat ve Terakki’nin kalemşörü Hüseyin Cahit (Yalçın), sınır tanımayan polemikleriyle genç Cumhuriyetin peşinen antipatisini kazanmış bir figürdü. Polemik uğruna kendi inançlarını bile ayaklar altına alan yapısı onu defalarca İstiklal Mahkemeleri’nin huzuruna getirmişti. “Ağa Han ve Emir Ali mektubu” diye anılan olayda bu ikisinin Başbakanlık’a gönderdikleri mektubu, henüz Başbakanlık’a ulaşmadan, 5 Aralık 1923’te kendi gazetesinde yayımlanması nedeniyle Hüseyin Cahit, İstiklal Mahkemesi’nde yargılandı. İki gazetenin daha (İkdam ve Tevhid-i Efkar) başyazar ve müdürlerinin yargılandığı duruşmalar Ocak 1924’e kadar sürdü ve mahkeme tüm gazetecilerin beraatına karar verdi.
Ne var ki 1925’te Takrir-i Sükûn Kanunu’nun çıkmasıyla durum değişti. 16 Nisan 1925’te Tanin gazetesi kapatılırken, Hüseyin Cahit de Çorum’da ebedi sürgüne mahkûm edildi. Ancak bu ceza, çok daha ağır kararlar veren Ankara İstiklal Mahkemesi tarafından 1926 İttihatçılar Davası bağlamında kaldırıldı. Hüseyin Cahit güçlü bir hatipti. 1925’te mahkeme önünde yaptığı savunma, kimilerine göre bir özgürlük manifestosu, kimine göre de mahkeme reisi Topçu İhsan’ın zaaflarının kanıtı olarak tarihe geçmiştir.
Atatürk’ün ölümünden sonra İnönü ile barışarak CHP’ye giren Hüseyin Cahit, Demokrat Parti iktidarında 79 yaşındayken hapse girmiş , kısa bir süre sonra Cumhurbaşkanı tarafından bağışlanarak kurtulmuştu.