Musul sorunu hakkında İngiltere ile antlaşma imzalandı
Misak-ı Milli sınırları içindeki Musul’u Lozan’da kurtarmak mümkün olmayınca, mesele ileri bir tarihe atılmıştı. Böylece konu Milletler Cemiyeti’ne götürüldü. Milletler Cemiyeti, 29 Ekim 1925’te Musul’u Hakkâri’den ayıran geçici bir çizgi çekmişti. Bu hat “Brüksel Hattı” olarak tanınır.
Brüksel Hattı’nın Türkiye tarafına sokulmayan Estonya’nın ulusal kahramanı General Laidoner, Türklerin bölgedeki Hıristiyanlara kötü davrandığını rapor edince, çıkan Şeyh Sait İsyanı’nın da etkisiyle Milletler Cemiyeti, Türkiye’nin katılmadığı 16 Aralık 1925 tarihli Divan kararını benimseyerek Brüksel Hattı’nın kuzeyini Türkiye’ye, güneyini ise Irak’a bırakma kararı aldı.
Bu karar, Türkiye’de büyük tepkiyle karşılandı; hatta Türkiye, Cenevre temsilcisini bu nedenle geri çekti. Mustafa Kemal Paşa’ya göre Avrupa, Musul meselesinde aldığı kararla “Şark milletlerini ezmek arzusundan vazgeçmediğini” ortaya koymuştu.
Türkiye, Milletler Cemiyeti kararından bir gün sonra Sovyetler Birliği ile bir dostluk ve tarafsızlık anlaşması imzalayarak, karara tepkisini ortaya koymuştur. Ayrıca Türk kamuoyunda İngiltere aleyhine oluşan tepki nedeniyle, bu dönemde Türkiye’deki İngiliz şirketlerinin çoğu işlerini tasfiye etmek zorunda kaldı.
Sonunda Türkiye, Milletler Cemiyeti’nin şartlarını kabul ederek, 5 Haziran 1926’da İngiltere ile Ankara Antlaşması’nı imzalamıştır. Buna göre; Musul ve Kerkük Irak’a bırakılacak; buna karşılık Irak, petrol gelirinin yüzde 10’unu 25 yıl süreyle Türkiye’ye verecekti. Ayrıca Hakkâri sınırı da Türkiye lehine düzenlenecekti.